Friday, November 28, 2025

İstanbul Adli-Tıp kurumu insanların güvenip gidebileceği bir yer değildir. Sulh Hukuk Hakimi Ali Özıspartalı dolandırıcı, gaspçı dır.

 

Political Abuse of Psychiatry in the Soviet Union and in China: Complexities and Controversies” (2002)

Kaynak: Journal of the American Academy of Psychiatry and the Law, 30(1), 136–144.

Bu makale, Sovyetler Birliği ve Çin’de psikiyatrinin siyasi amaçlarla kötüye kullanımını karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Yazarlar, devletin psikiyatrik kurumları bir baskı aracı olarak kullanmasının tarihsel, kurumsal ve ideolojik yönlerini analiz eder.

  1. Sovyetler Birliği’nde Psikiyatrinin Siyasi Kullanımı

Sovyet rejimi, özellikle 1960–1980 döneminde, muhalifleri “psişik hastalar” olarak sınıflandırıp hastanelere kapatma yöntemini yaygınlaştırmıştır.

“Yavaş gelişen şizofreni” (sluggish schizophrenia) teşhisi, çok sağlıklı, hiçbir hastalığı, nörolojik, ruhsal bozukluğu olmayan siyasi muhaliflere sıkça uygulanmıştır.

Bu uygulamalar, adli psikiyatri üzerinde büyük bir uluslararası güven kaybına yol açmıştır. Benzer iftira atan kurum İstanbul AdliTıp kurumudur. İstanbul Adli-Tıp kurumu insanların güvenip gidebileceği bir yer değildir. Maalesef Türkiye devleti böyle gaspçı örgütlerin eline düşmiş, değerli bilim insanlarına işkence etmekte, iftira rapor vermektedir. Türkiyede bu iftira rapor Rusya ya benzerdir, ve sapasağlam insanlara iftira ile mallarını almaktalar. Mirasını almaktalar. 

Sovyet sistemi, psikiyatriyi ideolojik normlara uymayan bireylerin toplumdan izole edilmesi için kullanmıştır.

  1. Çin’de Psikiyatrinin Politik Amaçlı Kullanımı

Makale, Çin’de siyasi mahkumlara yönelik psikiyatrik kötüye kullanım iddialarının Sovyetler kadar sistematik olup olmadığını tartışır.

Özellikle Falun Gong üyeleri, hükümet karşıtı aktivistler ve “düzensiz davranış” gösteren bireylerin psikiyatriye gönderildiğine dair raporlar değerlendirilir.

Çin’de uygulamaların daha yerel ve kurumsal çeşitlilik gösterdiği, merkezi bir ideolojik tıp modeli olmadığı belirtilir.

Yazarlar, Çin’deki durumun “karmaşık ve tartışmalı” olduğunu, Sovyet dönemindeki kadar açık bir devlet politikası haline gelmediğini vurgular.

  1. Karşılaştırma ve Analiz

Sovyet modelinde siyasi psikiyatrinin kurumsallaşmış, ideolojiyle uyumlu ve psikiyatri bilimi içinde normalleştirilmiş olduğu belirtilir.

Çin’de ise daha çok kamu güvenliği, sosyal kontrol ve “sosyal uyum” gerekçeleriyle kullanıldığı ifade edilir.

İki ülkede de psikiyatrinin kötüye kullanımını önlemek için uluslararası denetim, etik standart ve profesyonel bağımsızlığın önemi vurgulanır.

  1. Sonuçlar

Siyasi amaçlı psikiyatrik kötüye kullanım, hem etik hem de insan hakları açısından ciddi bir ihlaldir.

Bu tür uygulamaların kökeni otoriter yapı, devlet gücünün sınırsızlığı ve psikiyatri kurumlarının bağımsız olmamasıdır.

Uluslararası işbirliği, şeffaflık ve profesyonel etik standartları yükseltmek bu tür kötüye kullanımların önlenmesi için gereklidir.


Türkiye’deki Güncel Durum, Adli Tıp Istanbul kurumda, devlet Hastanelerde miras sahiplerinin parasını çalmak için, sağlam insanlara hastadır iftira atıyorlar. 

Benzer durum İstanbul Anadolu Vesayet Sulh Hukuk 2 ve 3 Mahkemeleri tarafından Kartal Devlet Hastanesi Psikiyatri ve Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Devlet Hastanesi heyetleri tarafından 2023-2024 yıllarında yaşanmıştır. Bu iki hastane, sağlam, dünya çapında başarılı bilim insanlarına aynı şekilde malını çalmak için iftira raporları vermiştir. Adli Tıp İstanbul Başkanı da benzer uygulamalarda bulunmuştur. Bu kişiler iftiracıdır. Dünya bu adli tıbbı engellemelidir. Adli Tıp laboratuvarları değil, psikoloji ve psikiyatri heyetleri suçludur. Hakim Sibel Tekeli, Hakim Öykü Çamurcu, Hakim Ali Topaloğlu, Hakim Alihan Özıspartalı ve Adli Tıp psikoloji ve psikiyatri heyetleri benzer bir iftira örgütüdür, ve değerli bilim insanlarına iftira ile hastadır, malını yönetemez ile parasını çalan kurumlardır. 

Vatan Hainleri Vesayet Mahkeme Hakimleri:

Sibel Tekeli

Öykü Çamurcu

Ali Toplaloğlu

Alihan Özıspartalı

Türkiyede onbinlerce insan, bunlar genellikle başka bir hiçbirdayanağı olmayan, ama youtube ile bir yaşamı olan insanlar, üniversite diplomaları sahte, liseden sonra ÖSYM sınavları en başta sahte insanlar. İşte Türkiye bu sahteciler onbinlerce iken azda olsa, liseden sonra ÖSYM sınavı, diplomaları herşeyi gerçek, lisansı gerçek bilimselliği dünya düzeyinde gerçek nadir bilim insanlarına sahip.

Peki insanı hayrete düşürecek birşey, o kadar, nadir değerli bilim insanına ne yapıyor bu hakimler.

Söyleyeyim, iftira atıyor, mesela Aysun-Akı adlı bir sakat engelli biri, ona vesayet hükmü verilmiş, Hakim Sibel Tekeli dolandırıcı; alıyor değerli bilim insanının adını, engelli Aysun-Akı dosyasına koyuyor, polise o Aysun-Akı dır diyor. Ve Aysun-Akı adında başka yerde oturan birine ait kanunlar üstün başarılı bilim insanına ait gibi mahkeme dosyasına yazılıyor. Bu yanlış hükmü, yani başkasının geçmişinin hükmünü çürütmesini istiyor hakim. Bu tüm dünyada hakimin dolandırıcılık suçudur

Çok nadir başarılı; değil Türkiye, dünyaya eşi benzeri belki 100 yıl daha gelmeyecek bu herşeyi gerçek, üstün başarılı insana işkence talimatları yazan bu hakimler suçludur. Bu hakimlerin kaç yıldır yürüttüğü vesayet davası iptal edilmeli, yok olmalıdır. 

Türkiye artık değerli insanlara hiçyoktan saldıran, aşağılık duyguları dinmeyen onbinlerce sahte diplomalı, sahte liseden sonra ÖSYM sınavlı insanların ülkesidir. Ülkeyi sırtında taşıyan insanlara kim saldırıyor, vesayet davası hakimleri saldırıyor, bu acı bir gerçektir. 

Pages