Thursday, September 2, 2021

TUS sınavı neyin sınavıdır

Bugün bir mevzu geçti, o nedenle tekrar Türkiye de yanlış anlaşılan bir mevzuyu açıklama lazım. 
Tıp Doktoru ünvanı, Türkiye deki TUS sınavı ile ilgisiz, asıl liseden sonraki Tıp Fakültesi ne giriş sınavı ile ilgili bir ünvandır.
TUS sınavını kazanmak demek, TIP DOKTORU ünvanını asla vermez Türkiye kanunda. 6 yıllık Tıp Fakültesi ni bitirmeyen, TUS kazandı, uzman oldu diye, TIP DOKTORU olduğunu söylerse, suçtur, hapse atılmalıdır. 
Sağlık Bakanlığı ise, Tıp Doktoru düşmanıdır, Tıp Doktoru olmanın tek sınavının liseden sonraki ösym sınavı olduğunu hep es geçmektedir. Türkiye kanun yönetmeliği budur. Beğenmeyen Türkiye de kanunu değişsin, desinki ben hukuk bitiren TUS kazanırsa, onada TIP DOKTORU diyeceğim. Kendi Kanunu yönetmeliği ni bilmeyen sağlık bakanlığı komiktir. 
TUS sınavına sadece TIP DOKTORU değil, 4 yıllık başka okul mezunları da girme hakkına sahiptir. Yani Tıp Doktoru olamamıştır, ama TUS kazanmış, sonra ihtisası, tezini bitirmiş, uzmanlık sonrası mecburi hizmetini yapmışsa, TIP DOKTORU değildir, ama Tıpta Uzmanlık Tüzüğüne göre hakkıyla uzmandır kanunda. Bu Uzman kişilerden ayrıca Doktora Programı bitirenlerde vardır. Fakat Doktora da, Tıp Doktoru ünvanını vermez Türkiye kanunda, beğenmeyen kanunu çiğnemesin, kanunu değişsin, ama yalancılık yapmasın.
Bu sistemi beğenmek, veya beğenmemek ayrı konu. Ama var olan kanunu, yönetmeliği bilmeyen sağlık bakanlığı komiktir. Sağlık Bakanlığı bu devleti nesanıyor, yazılmayan çizilmeyen yönetmeliklerin var olduğunu iddia ediyor, var olan geçmiş hak kuralları ise nerdeyse kazıyacak heryerden. 
Türkiye de şu anki gidişat zaten liseden sonraki ösym sınavının önemini şu bu yöntemle hiçe indirgemektir. Örneğin lise birincileri 1977, 1978, 1979,1980,1981 gibi yıllarda, ösym sınavda ayrıca başarılı olmak zorunda idi. Şimdi ise şu bu okulda lise birincisi olanın otomatik olarak puanı artıyor. O yıllarda, çok lise birincisi, lise birincisi olmalarına rağmen, lise sonrası tıp fakültesi kazanamadılar. Zaten üç tane fakültesi kontenjanı yüzlerce lise birincisini alamazdıki, lise birincileri tekrar seçilmeli idi. Hem, ösym problemleri ni lise birincileri çözer diye bişey yok. 
Şu anda kanun lise birincilerine bir tür torpil yapıyor. Nedeni ortalık tıp fakültesi dolu, kontenjan eskisinden çok bol.  1977,1978,1979.. yönetmelik le ösym puanı daha gerçekçi idi, gerçekten sınav başarısı idi, şu an ise ösym özgeçmiş önemli diyor. Kanun bu, Türkiye kanun şu an öyleyse, öğrenciler kanuni kazanmıştır, kimse bişey diyemez. Bir araştırma, hangi öğrenciler, hangi ağırlıklı katsayı çarpanı ile kazandı, sonra dünyada, uluslararası başarısı ne diye bakarsa, lise birincisi olmanın çokda önemli olmadığını müşahade edenler olmuş. Hem lisede başarılı hem ayrıca, lise notu bağımsız ösym sınavda başarılı olanların dünyada, uluslararası başarılı olduğu görülmüş. İnsanlık maymunlar alemine dönüşmesin, zeki akıllıların hakkı çıksın isterim. 
Bence ösym puan sistemi kartı, ayrıca bir puanlama yapabilir, lise notu bağımsız bir puanı yerleştirmede kullanmasada isteyene ayrı bir meraklıya sonuç diye gönderebilir ilerde. Şu an bunlarla uğraşmıyor ösym, gereksiz diyor o puanı ayrıca bildirmek. 
Ben şahsen çocuğumun, ne lise birincisi ne ösym birincisi veya yüksek puanlı olmasını düşünmem, çocuğuma bakar zeki diye anlarsam, parayı basar, paralı üniversite de paralı uzmanlıkta eğitim aldırırım. Okuldan atılırsa, hocalara yedirdiği paralar helal olsun der, sosyal alanda bir ünversiteye yollarım. Televizyonda haber dizi seyreden hr çock, herhangibir 4 yıllık üniversite bitiir rahatça. Ayrıca çocuğum Doktor olursa, kendi alanında az hasta, haftada en fazla 20 hasta bakmasını düşünürüm. Yorulmamalı. Sağlık Bakanlığı Doktoru günde 70 hasta bakıyor. 
Kişisel kapitalist hakça yol budur inanıyorum. Hatta bence onca zeki, eğitimli bir Tıp Doktoru nun, haftada 5 gün,8:30 4:30 çalışması kölelik devrinin ta kendisidir. Nöbetlerin yüküne değinmiyoum bile. Birde sürekli bilgi yenilnmesi, tabii bunu es geçen doktor az çok var. 
Zeki Çocuğumun yıllarının gereksiz sınavlar yerine, rahat konforlu paralı bir eğitimde olmasını doğru bulurum. 
Benim kafada olanlar az değil, çocuklarını eşek yerine o bu sınavda başarılı yapmanın o gösterişin anlamı yok. Paran varsa, zeki olduğuna ailesi inanmışsa, okuyorsa çocuk okur çocuk. Bu millet boktur, en başarılı sı navı bile piç eder, bide o bu sınav başarısının hakkını hukukunu mu koruyacaksın. Bırak, kendin inan gör zeki çocuk, bas parayı okut hepsini, çözüm budur. Paralı eğitim doğrudur. Türkiye ösym sınav sonuçları ile bile ilerde oynar, yakar yok ederse şaşmam. Bide sınav sonucu bekçisi mi olacaksın. Türkiye verilmiş hakları çiğneyen, dönek, yalancı bir ülkedir. Olmadık bir sınavı kalkar en önemli olandan önemli der. O nedenle sınav başarı hakkının peşinden koşmayla uğraşmak külfettir. İnsan ömrü kısadır. Bunlar insanlık düşmanıdır. 
Bu blogda, doktorlar tarih sosyal okumasın, daha erken doktorluk ilgili derslere başlasın demeyeceğim. 
Nedeni, 20 sene sonra dönek nankör  Türkiye kalkar o doktor olanlara 
-Aaaa sen salaksın hani tarih sosyal bilgin, sana para yok der. 
Oysa Türkiye de her zaman sosyal dersler kolay derslerdir. Yani dönek kanunlarla daha kaliteli bir eğitim  yol olsada önermem. Ezilirler bu sistemde. Yurtdışı eğitimde bu var, küçük yaşta üniversite bitiriyorlar bazı dersleri es geçip. İnsanlığın önemli problerini çözmeye daha kafa yorabilecek eğitim alıyorlar. 
Birde bizim türklerin gazetelerin seviye oynatıp başarı aldatmacaları vardır. Mesela 60 yaşında bir türk bir buluş yapmıştır, o dünya çapında değildir, onu alır daha 18 yaşında olmayan birinin sahipliğine verip, aaa müthiş dünya çapında başarılı genç derler. Sonrasına bakarsın, fiyasko. Türk maymunlarının dünyada en başarılı olduğunu demek için, kendin bişey yapar, bunu yapan türk maymundur diye haber yaparsın. Pek tabii türk maymun çok daha başarılıdır belkide, ama başarıyı ölçmek kıstaslarındaki açıktan faydalanmayı bir türkler akıl etmiyor, abuk sabuk başarı haberide, vakit kaybıdır. 
Türkiye kendi koyduğu kuralları bozan, standardı olmayan bir ülke. 
İki takım futbol oynuyor, iki kale var, hangi takım hangi kaleye topu sokunca gol olur, kurallarla belirlidir ve maç bitene kadar devam eder. Türkiye iki takım maça çıktıktan golü attıktan sonra, aaa o kale değil bu kaleye sokulması lazım dı diyen hakemlerle dolarsa şaşmam. Tam oyunun ortasında kuralları standardı unutmak, bozmak Türkiye de olur. Kazanılan hakları böyle entrikalarla kaybettiren komik dolandırıcılar çok Türkiye de. 
Bu sisteme güvenilmez, bunların ipi ile kuyuya inilmez. 


Pages