Saturday, August 2, 2025

sahte turkıye diplomaları

Türkiye'de liseden sonra ÖSYM puanı düşük, yetersiz olanlar bu aşağılık duygusu içinde kendinden yüksek puanlıya saygı duymak yerine işte bu Türkiye'nin sahte Profesör ve Doçentleri ile, sahtecilerle bir olmuştur.

Yedekten ancak girdikleri liseden sonra ÖSYM puanını ikrar etmek yerine, Türkiye’nin en büyük dolandırıcıları ile bir olup devleti çökertecek sahteciliği alkışlamışlardır. 400 tane sahte diplomalı çıkmış üniversitelerde. On binlercesi var. Elli tane bile sahte diploma yaratmak imkansız olmalıydı. 

Bugün duydum, edevleti en az 50 defa çökertmişler, bunun sadece 50 olmadığı çok açıktır. Çaldıkları mühür ve imzalarla en az 5 bin sahtekarlık vardır. İşi o kadar halleden birinin o imzalarla sadece 50 kişide kaldığını düşünmek, o işe sadece 50 kişi için girdiğini düşünmek komiktir. İşin en can alıcı kısmını bozan bu kişiler tabiiki çok sayıda sahte diploma ürettiler. Ayrıca diyelimki sonrasında bu sahteci kişi arada dürüst diploma almış. Son diploma dürüst olsada o okulu kazanacak sınavı yoksa o son aldığı diploma sahtedir. Türkiye önce bunu ilan etmelidir. Bunu başaran dürüst insanlara Vesayet Davası dolandırıcıkla hemen ne yapılıyor diyeyim, öyle dürüst ve başarılı insanlar devlet psikoloji, psikiyatri bölümleri hemen bu kişi abuk sabuk konuşuyor, aklı başında değil deyip bankasına el konuyor parasını gasp ediyor hakim. Bunu Istanbul Anadolu Vesayet Davası hakimi Ali Topaloğlu yapıyor. 

Türkiyenin Vesayet Davaları dünyanın en büyük gün yüzü görmemiş işkence tuzakları iftiralarıdır. 

DBS doçentlik yönetmeliğine uyan on tane doçent var mıdır, inanmam Türkiye'de. Gerçekten doçent düzeyinde insanlara ise hakaret etmiştir Türkiye DBS. Yani sadece havuza bir şekilde sahte Doçent eklemek değildir amaçları, en büyük suçları, gerçekten değerli bilimcilere düşman olmalarıdır, aynı anda gerçek bilimcileri yok etmek, finansal ölüme sürüklemek çabaları da var bu sahtekârların. Bu sahtekârların kimisinin liseden sonra ÖSYM’si, kimisinin üniversite diploması, kimisinin yayını vardır ama yayını dünya düzeyindeki kaliteli dergide değildir. Mesela Lütfi Kırdar Hastanesi Psikiyatri Bölümü Uzm. Zeynep Demirok’un bir yayını tüm dünya kadın haklarına hakarettir. Bu kişinin en azından uzmanlığı cezalandırılmalıdır. Bu kişi belki hemşire uzmandır ama liseden sonra üniversiteyi nasıl kazanmıştır belli değil. Yaptığı bir yayın hatta dünya kadın ırkına iftiradır. Kalitesiz ve kadın haklarına saldırı, iftira yayındır.

Bir de bunların beteri, bir günde tüm diplomaları alan, her şeyi sahte, belki ilkokul mezunu bile olmayan doçent, prof’lar var Türkiye'de. Bunları şımartan, liseden sonra ÖSYM puanı yetersiz olup gerçek tıp doktoru olamayan, bu kuyruk acısından kurtulamamış, yüksek puanlı yere sahtecilikle girenlerdir.

 Sahteci  hakim Ali Topaloğlu (Vesayet Davası) gerçek bilimci doktorların parasını çalan, işkence ettiren  dolandırıcıdır. Kime şikayet edeceksin bu hakimi. 

 Bu dolandırıcılar aynı anda gerçek bilimci doktorlara iftira atıp işkence etmekteler, suçları daha da ağır.

Türkiye'deki gelmiş geçmiş en güvenli sınavlar, 1975'li yıllar ile 2011 arasındaki ÖSYM dönemindedir. Bunun dışındaki tüm sınavlarda cevaplar çalınmıştır. 

Liseden sonraki bu ösym sınavın soruları da belki çalınmıştır. Ancak bu sınav soru sayısı çok vetek günde birkaç oturumludur. Tek günde çok sorulu ve çok setli oluşu, ayrıca cevaplarda örneğin fraud-TUS gibi değil, bir rakamın bazen doğru bazen yanlış cevap olması soru çalsalar bile güvenli oluşu bozamamıştır. TUS da bir rakam veya kelime yerini değişseler gene yanlış veya doğrudur, değişik setler soruları çalanı durdurmaz, oysa liseden sonra ÖSYM de 3 cevabı bazen doğru bazen yanlıştır. Hele setler farklı olunca binin üstünde cevap soru ile birlikte ezberlenmelidir, hangi soruya hangi rakam doğru bakmayınca soru çalsa bile başarılı olamıyorlar. Çok güvenli oluşu soruların böyle set oluşundandır. Bu Amerika dan alınmış usuldür. 

Oysa çalıntı sorulu dolandırıcı TUS sınavda bir cevap herzaman yanlıştır, veya doğrudur.Tüm setlerde böyledir. Sorular dolandırıcıdır. TUS sınavında ayrıca çok sayıda soru yoktur. 1987 TUS sınavı dolandırıcı bir sınavdır, hem soru stokları çok değildir, hem soru stokları çalınmıştır. Hatta 1987 den sonra yıllarca en az on beş yıl boyıunca TUS soruları çalınmıştır. ÖSYM yapmadığından, o yıllarda TUS sınavı ıle uzman olanların ehemmiyeti yoktur. Ancak onların nasıl Tıp Doktoru olduğu önemli, liseden sonra hakkıyla Tıp kazanmış, Doktor olmuş, bir şekilde TUS puanı yetersiz olsada hakkı için torpil yapmış tanıdıklarım var, ahlaksız değiller, TUS sınavına girmek suç değil. Ancak benim gözümde onlar sadece Doktor, fraud-TUS ile onlara ek paye vermem. 1987 yılı TUS birincisi soruları çalmış biridir. 1987 de TUS sınavına soru çalmadan giren yüzlerce kişi biliyorum, hiçbiri o yıl soru çalanların girdiği Göz, Kadın-Doğum, Psikiyatri kazanamadılar. Çoğu zaten direk o dürüst TUS puanıyla biryere giremedi, belki sonradan torpille bir hak buldular. TUS sınavı saygın olmayan düzenbaz sınavdır. Neyseki TUS uzmanı olanların içinde gerçek Doktor vardır. Ben şahsen SGK vergim bu TUS uzm maaşa gidiyor üzülüyorum. Yeminim var, asla onlardan, Uzm yazıyor onların kartında, bir tedavi almadım almam.  1987 den önceki dönemde üniversite uzmanı olmuşsa danışırım veya yurt dışı danışırım. 

Bir dönem iki aşamalı idi liseden sonra ÖSYM işte o ÖSYM nin ikinci aşama birincileri de soru çalmışlardır. Neyseki tek günde yine sınav. Tek günde olması demek, birden çok çok soru olması demek.

Tüm TUS sınav birincileri, ikincileri ve üçüncüleri istisnasız soruları çalan öğrencilerdir. TUS, Türkiye tarihinin en büyük dolandırıcılığıdır. TUS'u, liseden sonra ancak sahtecilikle Tıp Fakültesine girenler, o ÖSYM başarısızlıklarını örtbas etmek için çıkarmıştır.

Sırf Doçentlığı dıyelım sahte değil, liseden sonra ÖSYM sınavı sahte, o doçentlik belgesi yine sahtedir. O işi sahtecilikle almış, beyinsiz  yerini başkalarına bedavaya doldurtmuştur. Liseden sonraki ösym sınav belgesinden başlayıp tüm belgeler bakılmalı, ayrıca yayın kalitesi önemlidir. Bunlar bu kurallar DBS de vardır ancak yayın  kalıtesını tutturan yoktur Türkiye de. Bunu bilenlere başaranlara sahte hakımler iftira kararlar uygulamakta, adlı-tıp öyle değerli bilimcilere iftira hastadır raporu vermektedir. 

Çıkması o kadar nadir zor dünya değerli bilimcilere Türkiye adli-tıp kurumu, sahte hakimler işkence etmektedir.

LGS’de 2025 sorular çalıntıdır veya sorularla ilgisiz sahteciliktir. 

------------------------

Dünyanın çok ileri ülkelerinde bile vardır sahtecilik, hatta faksları telefonları var. Öğrenci işleri telefonu veriyor ediplomada, edevlet diplomayı kontrol et diyor, telefon veriyor, meğer oda sahte. Öğrenci işleri evet doğru diyor, Sahte tabii o faks ve telefonda konuşanlar. 

Sahteciliğin başka güngörmemiş çeşitlerini Türkiyede bulmak mümkündür. 

Dünyanın hertarafında sahtecilik vardır, ancak gerçek diplomalılara bu kadar aşırı düşmanlık, mesela gerçek liseden sonra ÖSYM üstün başarılı ve gerçek Tıp Doktoru dünya başarılı bir bilimciye vesayet davası hakimi nin (Ali Topaloğlu) devlet hastaneleri ve adli tıp psikoloji çalışanları ile iftira hastadır rapor organize ettirmesi, finansal işkence ile ölüme sürüklemesi sadece Türkiye dedir. Çift koldan ilerliyor bu sahteciler Türkiye de, sırf sahtecilik değil, aynı zamanda her yönden gerçek bilimci, gerçek diplomalılara düşmanlar bunlar. Bunlar gerçek değerli bilimcilere düşman vatan hainidir, insanlık hainidir.      

Bu durumda: 

1975–2011 yılları arasında liseden sonra Tıp Fakültesi’ni yedekten değil, gerçekten hakkıyla kazanmış olanların büyük bölümü, Tıp Doktoru (Tabip) olarak görev yapmıştır. TUS sorularını çalmadıklarından ve sahtecilik yapmadıklarından ötürü, ellerinde TUS’a dayalı uzmanlık belgeleri yoktur. İşte bu Tıp Doktorları, şu anda Türkiye’de gerçek vatanseverlerdir. Hepsi, 5000 kişi vardır, bu ülkenin en aklı başında insanları olarak, otomatik olarak milletvekili maaşı almalıdır.

Pages