Tuesday, November 30, 2021

Uzmanlık sayılmayan o iki yıl mecburinin gaspının laneti üstünüzde olsun

Sağlık Bakanlığı, 1983, 1984, 1985,1986, 1987 yıllarında Tıp Fakültesi nden mezun olmuş ve Kenan Evren tarafından Tıp Doktoru diplomaları ile, ihtisas öncesinde direk mecburi hizmete yollanan tüm Tıp Doktoru diploma sahiplerinden, o yıllarda mecburi hizmet yaptığını belgeleyip, bu doktorlara Uzman Doktor maaşı vermelidir.
2021 yılında onca başka meslektekilerin mağduriyetinlen uğraşan bu devlet, bir yere geldiyse, o çalışkan değerli doktorların hakkı gasp edilerek yapılmıştır. Şu anki durum, sadece o yıllarda mezun olanların hakkını çalmaktır. Sizde bu haksızlığı düzeltmedinizse, gaspa devamınızdır.
Bu doktorlar ihtisas yaptıracak başka doktor olmadığından kendi imkanları ile ihtisas yapmıştır. O yıllarda ihtisas yapacak bok mu vardı. Bu doktorlar yarattı ihtisas ortamını. Örneğin çoğu, o dönemde Acil Uzmanlık diye bişey yokken, kendileri yurtdışı eğitimle, uzaktan eğitimle Acil Uzmanlık çalışmışlardır. Sonrasında ise, bu doktorlar halka daha hizmet olsun diye hep Acil Uzmanlık eğitim alınca, o dönemde tus denen(soruları tüm doktorlar olmasada çok kişi tarafından çalınan) sınavda, Acil Uzmanlık değil başka soru çıkınca istediği yer olmamıştır. Uzmanlığa yönelen bir doktor öyledir, o soruları cevaplar daha çok. Bugün mesela iki yıllık değerli bir göz uzman asistanı, tıp doktoru pratisyen hekim ile acil tıp sınava sokun, Göz Doktoru kendi alanında ilerlediğinden Acil Tıpda pratik olarak düşünce olarak kendi istediğinden uzak başarısız olur iki üç yıl sonra. Zaten o dönemde, 6 ıncı sınıfta bile, aklı vicdanı olan acil çalışırdı,  şimdikiler yönetmeliği görüp acil falan değil tus kazanmaya yönelik çalışıyor tıp altıncı sınıfta, tabii menfaati gereği doğru oynuyor. 
Kenan Evren hak gasp ettiyse niye sonraki hiçbir hükümet bu yanlışı görmedi. İki yıl az değilki, onlarda iki yılda otomatik uzman olmalı. Yani direk Doçentliğe başvurabilmeli. Biliyorum bu hak verilmez, o iki yıl halka gereken eğitimi o dönemde kendi imkanıyla yapanın bir cezalandırılmadığı kalır. Ama bu büyük  hak hırsızlığı bu devletten silinmez, bu devletteki şimdi doğan bile bu haksızlığı görmediğinden gaspçıdır. O iki yılın hakkı haram olsun, yüz nesil laneti eksilmesin.
Bu mezunlar, direk Genel Dahiliye Doçentlik sınavına başvuracak uzmanlık derece otomatik almalıdır. Vermeyen YÖK, Sağlık Bakanlığı hırsızdır, Kenan Evren in gasp ettiğinin üstünde yükselmiştir. 
Bu Türkiye işte böyle hakların içine sıçarda, teşekkür edeceğine, üstüne hak arattırmaz bile. Lanet olsun böyle gaspçılığa, insanı eşek yerine koyana. Bu hakkın laneti üstünüzden eksilmesin. 
Hiç bi bok yapmadığı denen o yıllarda ki bir doktor, acil defibrillator e alete kullanımına onca kafa patlatmıştır, iki yılı öyle eğitim doludur, ama ona sanki o hayatsal acil bilgilere daha çok çalıştığı, diğer Tus soruları daha az tekrar ettiği için teşekkür yerine ceza verilmiştir. Ulan bugünün tus sınavlı Kardiyoloji Uzmanı bile Acil Tıp konusu senkronize defibrilasyon diyorsun kafa patlatıyor, o dönemde her acil bok o kenan evrenin uşağı doktor, hemde Acil Tıp diye bir deyim yok sağlık bakanlığında, yök de. 
Bir örnek vereyim, tüm yetkileri ile sınavlarını geçmiş, Tıp Doktoru diploma numarasını almış bu mecburideki doktor, 35 yıl önce, ilçesinin hamile bayanların doğum yaparken, kadın doğum hastalıklarının uzaktan eğitimini aldığından, ve kadın doğum sorusu tus sınavda çok az çıktığından, sadece ENAYİ olmuştur. Ebe dediğin, eli kolu marifetli, o devirde ilkokul mezunu ortaokul mezunu, hepsinin akıl aldığı o diploma numarasını almış mecburideki Tıp Doktoru. Ne yapsın, vicdanına uyup hayati olacak diye tus soruları yerine, o kasabanın hayat kurtaracak Kadın Doğum acillerini uzaktan eğitimle çalışmasın mı. O sorulara, 'düşük verimli doktorluk konuları' deniyor, yani tus sınavda az çıkan tıp konuları. 
O kasabada o doktorun hayati çalıştığı, heran nöbet tuttuğu o kadınların çocukları 35 yıl sonra, utanmadan o doktora, haaaaaa aaaaa siz 35 yıl önceki tus da ne yaptınız demeye cesaret bile etmiş, utanmazca teşekkür değil hakaret etmiştir. Ulan onlar üçüncü sınıf tıp fakültesi öğrencisi değilki, Tıp Doktoru ünvanı almış, her türlü bağımsız eğitim alma çalışma yetkideler. Onlara Amerika da, lisanslı MD deniyor. İftiracı seni. Türkiye de nankörlüğün haddi hesabı yoktur. Bu ülkede vicdanlı doktorların hakkının laneti hep varolacaktır. Suçlusu tabiiki abuk sabuk mecburi hizmet kanunla Tıp Doktoru eğitim düzenini, tus kafasındaki doktorların vicdanıyla oynayan, bozan KenanEvren dir. TUS çalışmak en doğru plan olduğu halde, Kenan Evren bu genç doktorların planını bozmuş, tus değil, mesela o ilçenin hayati olacak konularında eğitimi siz ayarlayın kendinize gibilerden zorlama yapmıştır, çocukların düzeninin içine sıçmıştır, vicdanlarıyla, oynamıştır, doktor merhametleriyle oynamış, bedava çalıştırıp, sonra nankörlük yapmıştır. 
Türkiye nin herzamanki boklukları, yönetmelik açıkları. Böyle çalışkan doktor biri, tus sorularını da çalmadıysa, tabii o yaptığı hayati uzmanlığı Türkiye devleti gasp etmiş, çalmıştır. 
O yıllarda Türkiye de bir bok yoktu, birtek parlak bu doktor çocuklar vardı, işte onların çalışkan hayati eğitimlilerinin hakkı böyle gasp olmuşturda kimse bu gasp işine 35 senedir suç dememiştir. Lanet bu yanlışa ses çıkarmayanında üstüne olsun. 
O zamanlar iki yılda ihtisas oluyordu. Türkiye devletini bu iki yılı çalınan doktorlar korudu kurdu. Maaş zammı olmasa bile, bunların yabancı dilli olanlarına Doçenliğe başvurma hakkı verilmelidir. İdari işteki o iki yılın değeri gözetilmelidir. Bunlar direk başhekim olma hakkını korumalıdır. Bunlara ya uzmanlık belgesi, ya doktora belgesi getir, öyle başhekim ol diyen gaspçılar utansın. Bunlar o günlerde, başka doktor da olmayınca, onca acil doktoru, adliye doktoru, iş hekimi vazife yanında hem başhekimdi. Ne kelime başhekim gibi götü koltuğa vurmak, beyni bir yandan heran başhekim gibi de yoruluyordu heran. Zehir zıkkım olsun bu çocukların hakları. 
Bu çocukların bide pek bişey yapmış değil, geçmişi yetkisi yok diyenlerin kafasına sıçayım. 
Cinayet mi oldu kasabada, mesela şüpheli bir ölüm çözüm nerde, hemen savcı doktoru bulur, bu doktor Bilirkişidir; öğrenci yurdu sağlıklı mı, hemen bu parlak doktor beyin fırtınası yapar, zaten çalışma bakanlığı onayıda diplomada, iş yeri hekimi olur. Sonra buna hani iş yeri hekimi sertifika diyen gaspçılara sıçayım. İlçenin normal boyutlu hapishane mahkumları öksürük şurubu ister, Doktor gerekir, uyuşmaya mı, öksürüğü gerçekten mi, reçeteyi o doktor yazar yine. Restoranlar iş yeri, kim müfettiş gene Doktoru İş Yeri Hekimi kontrolde. İshal olmuş hasta, bulaşıcı mı, salgın hastalık mı, hem teşhis, hem tedavi, kim bildirecek, bizim doktor. Ebe çocuğu doğurttu Doğumhane de, Plasenta yapışmış, kim çıkarmayı, tekniğini bilip başaracak, Kadın Doğum Uzmanı mı gelecek dağ başına acil bitmiş, üç gün sonra, kim yapacak, tabii bizim doktor. hepsi bizim bu doktor. İlçe kalabalığında bile en az otuz kişide, çift taraflı Endemik Guatr endokrin hastalık var, doğuştan mı, suyundan mı, kim kayıt edecek, bildirecek Beyin Fırtınası yapacak, tabii bizim Doktor. Küçük cerrahi aciller, kanamalı yaralanmalarda, beklemesi, sevki mümkün değil, hemşire acil dikiş pansuman yaparken, kim sorumlu Şefi, Cerrahi Komplikasyon Acil Doktoru, hemde gece gündüz, hafta sonu, tabii bizim Doktor. 
Kim gerekirse poliklinik yapıp ilaç Reçete verecek, veya reçete tutturana gereksiz görecek. Kim mesela çocuk zehirlenmiş, acil müdahale edecek. Tabii bizim Doktor. Peki bunlar afedersin gidip tuvalete sıçmak kadar olağan çalışmakmı, yetkisi kanunla diplomasında var, bu işleri rotasyonları yapıyor da, bunlar bok mu, niye genel tıp ihtisas belge verilmiyor. Acil Tıp bu, neden o günlerde böyle bir uzmanlık adı yapmıyorsun da, eşek bu gidip geliyor bok değil diyorsun. 
İlçede tabii ayrıca, askerler arada var. Askeri baygın yatar bulmuşlar, acilen geceleri açık yataklı kurumda tedavisi şart mı, şehir merkezine sevki şart mı, kim teşhis tedavi edecek. Yolculuğa dayanır mı, arabaya ambulansa ne koyulmalı. Sevklik acil vaka mı, ne kim biliyor veya psikolojik önemsiz durum kim muayene teşhis edecek, Doktoru gene bizim Doktor.
Az çok kıyafet kılığına herkes kadar bakacaksın, İlçe Sağlık Müdürü kim, kapısında Doktor yazıyor ama, o da tabii bizim ilçe Doktoru. Komşu valilik veya ilçe kaymakamlığı ilgili beyin fırtınası gene kim yapacak. Bizim Doktor.
 Hem yeterliliği var, hem devlet bunları yap, tus mus değil, bu önemli demiş, oda yapıyor, eğitim, uzaktan danışmada alıyor, başarıyor, bunların hepsi hayati, gerçek doktorluk, tus sınavda ise bunlar az önemli. 
Lojman tabiiki yok. Kiradaki ev sobalı Soğuk soğuk ne kelime. Önceki yıllarda orada çalışmış ayrılmış bir başka Doktor anlatıyor, soba kendini ancak ısıtıp, tavanda sudan buz olmuş saçağı eritemiyormuş küçücük odada. Öyle konfor yokki, vakit yokki, para yokki. Devlet eşek bulmuş işte. 
Bence psikiyatristler, lise sonrası yüksek ÖSYM puanlı, tıp doktoru kıskançlığı olanlar için bir hastalık, psikopat kodu üretseler iyi olur. İnanın Doktoru kıskanan bir tür Psikopatlar devlette çok, Ey Amerika bu psikopatlara bir ICD hastalık kodu ayarlayalım. 
Bu parlak doktorların merhametine sığınan nankör Türkiye devletine tüh olsun. 
Bu doktorların bir kısmı acil değil, öyle gerektiği veya sevdiğinden idari işler ile uğraşmıştır. En çok mağdur olanlar ise, spesifik acil konularda ilerleyen doktorlar olmuştur. O devirde paramedik denen bişey yoktu, şimdi çok doktorun talimatını paramedikler yapıyor, yük azaliyor. O dönemde doktor herşeydi. 
Haram zıkkım olsun bu ülkeye o doktorların iki yıl otomatik ihtisas yılının hakkı. Lanet, lanet ne diyeyim. Başınıza kum fışkırsın. 
Sağlık Bakanlığı bu doktorların yıllarca linç edilmiş yıllarını, bu doktorlara yapılan onca yıllık saygısız tutumu, değer takdirsizliğinin tazminatını ödeyemez. Ancak, bu kişiler, o yıllarından dolayı iki şıkda, menüde haklarını iddia edebilirler. 
O yıllardaki Tıp Doktoru ve mecburi hizmet durumu, ayrıca ihtisas sınavı öncesi mecburiye gönderildikleri için durumlarını tanımak kolay (Şu anki doktorlar, lisede iken mecburi hizmet veya tus kazanma diye, bile bile tıp yazan doktorlar, kazanılmış hak kayıpları yok). 
A. Tıp Doktoru tescil numarası ile, isterse Başhekimlik için başvurabilmeli, şu an başka bir uzmanlık belgesi isteniyor bunlardan. O yılların doktorunun hakkı yönetmelikle korunmalı. 

B. Tıp Doktoru tescil numarası ile(Tıp Doktoru diplomasının arkasında yazan tescil no) , Dahiliye, Dahiliye olarak, İç Hastalıkları, İç Hastalıkları alanda, Doçentliğe başvurduklarında, bunlara neden başka uzmanlık belgen yok denmemelidir. YÖK bu laneti üstünden düzeltmelidir. 
Ulan kafasına sıçtığım, bunlar bugünkü ihtisasların ortamını yaratan doktor. 
Bunlara karşı, gaspçılık davranışı, İç Hastalıkları Doçentlik başvuruda, senin o yıllarda yaptığın mecburi hizmet ihtisas bok değil deniliyor. Acil Tıp zaten o devirde doçentlik alanı değildi. Bunlar şimdi Acil Tıp Doçentliğe başvurunca, bugünün acil tıbbını çoğunluk o doktorlar kurmasına rağmen, o devirde Acil Tıp yapılıyor ama adı Acil Tıp değildi deyip, gene başvuru yapılamıyor YÖK Doçentliğe. O devirde zaten Kalp Uzmanlığı diye bişey yoktu, oda İç Hastalıkları uzmanlığı idi. Ne bok yiyecekti bugünün asistanları taa o devirden acile kardiyoloji ye başlanmasa. 
İşte böyle bu ülke hırsızdır, domuzdur. Haram olsun bu doktorların sen insansın, dediklerine geçen hak. O devirde çok ihtisas iki, üç yıldı, o devir öyle idi. Sırf tıp doktoru diploma ile mecburi değil özelde çalışılsa, iki yılda iki apartman alınırdı. Değil para, bunların zekasının sömürülmesine bile tek insan karşı çıkmamış, suça ortak olmuşlardır. 
Daha sonraki yılların, bu tıp doktoru olanlardan farkı vardır. Onlar bu haksızlık ile karşılaşmamıştır. Onlar, tıp fakültesi ni liseden sonra isterken, onlara yönetmelikte doktorların mecburi hizmet yapacakları bildirilmiştir, mecburiye gitmeme hakkı onlara kazanılmış bir hak değildir. 
Mesele, bu yılların doktorunun kazanılmış haklarını gasp edip, örneğin yurt dışı ihtisaslarını engellemek, özelde muayenesine iki yıl gecikmeli başlamasına neden olmaktır. 
Kenan Evren bu doktorları öyle boktan dağbaşı yere yollamıştır ki, adam iki sene tus sınavı sorumu açmış, yoksa çocuğunun, kendi canının kurtarılmasına acil tıp mı çalışsın. 15 bin kişilik yer diyelim. Ne özel hastane, ne tek başka özelde çalışan bir uzman, bir doçent, bir prof, doktor ne sağlıkla ilgili yer. Paramedik veya üniversite ye adım atmış tek hemşire yok. Hatta lise mezunu hemşire yok. Ne bilinmedik bok varsa, bu parlak doktor biliyor hasta ilgili, tam 20 tane uzmanlık alanda bakıyor hayati bilgi uyguluyor. Kendi hasta olsa, gene kaynak uzaktan eğitim kaynakları. Sadece Kenan Evren in gasp ettiği bir istanbul çocuğu doktor, kendinin de, 15 bin kişininde hayatını kurtaracak, başarılı da oluyor. Her gece ona halk nöbetçidir bu diye geliyor, her hasta sanıyor ki, aylık nöbetçi doktor bu, yani halk bile o doktor bir tane, herkes ona muhtaç aklına gelmiyor, kiralan tuttuğu soğuk dağbaşı ev, lojman versene ulan, yok tabii. Doktoru kendi kiralı evinde bedava vicdanlı ya çalıştırıyorlar üç kuruş maaşıyla. Buna bugünün doktor hastane bolluğunda inanan yoktur. Haa, tek devlet hastane, doktor, ama özelde birsürü doktor düşünürler. Yok işte, 15 bin kişiye bir doktor. Doktoru bırak hemşire bile yok. Lise mezunu hemşire ebe yok, ilkokul ortaokul mezunu. Herşeyin allahı, uzmanı profu o mecburideki doktor. Ulan sanki savaş alanı yani. Öyle kıt idi doktor o dönemde Türkiye de öyle parlak doktor işte. Sadece üç tane fakülte doktor verirdi. Şimdi değil on, yirmi, tam yüzon taneden fazla doktor veren fakülte var Türkiye de. O kıtlıkta bu parlak çocukların çalışmasını hor gören Türkiye devletinden tazminat istense yeridir. Ancak bence başhekim ve doçentlik hakları verilsin yeter. 
Yani iki yıl mecburiyi yapmak eşittir ihtisas eğitimi tamamlamıştır o yıllar için. 35 yıllık bir lanetli gasp hikayesidir bu. 
Onlar, Kenan Evren tarafından otomatik olarak, ya 
-başhekim göreve atandılar
-ya da, İç Hastalıkları (fakat Acil Tıp ihtisasa benziyordu çoğunun o zor görevi).
Bence öyle sayılmalı. 
Bunların tıp altıncı sınıfta yaptığıda inanın tus çalışmak değil, genelde Acil Tıp çalışmaktı. Aleti her boku bunların üstüne, hoca kendi, doktor kendi, her bişi kendi. Ne bok bir durum, Acil bir ihtisas değil o dönemde, hem, tus sorusu çıkıyor ama çok değil, üç yıl çalış, sonra bok olmasın. Bunlar olmasa, bugün bok asistanlar ihtisas yapardı. Diğer bazı doktorlardan gördükleri değer tanımama, ayrı tazminat davası olabilir. 
Bunu kayıtlara geçirmeyen de suçludur. 
O kadar uğraştım, bu blogda bu post u yazdım. Niye, muhakkak bu yanlışlık duyulur düzeltilir, ondan mı. Yoo, öyle herönüne gelen Türkiye de hak varmış, hukuk varmış, bok varmış gibilerden 35 senedir atıp tutuyor ya. Onun doğru olmadığını, Türkiye nin gerçeği işte böyledir, bok hukuk vardır. Hatta birde hukuka dalarsan ekmek paranı kazanacak zamanın bile kalmaz, ömrün uçup gider demek için yazdım. Bok hak hukuk var Türkiye de. Bu posttaki gerçeği dile bile getirseler yanmaz kızmaz insan. Lanet bu hak gaspçılarının ve bu suça körlerin üstlerinden eksilmesin. Hukukmuş, hakmış, bokmuş, bari var demeyin be. 
Bu yıllarda kazanılmış hakkı ihlal edilerek Kenan Evren tarafından ihtiyaç duyulan ve Sağlık Bakanlığınca uygulanan bu mecburi hizmet tüm doktorları değil, özellikle
- 'yahu şu mecburi anlaşılan Amerikadaki, İngiltere deki Acil Tıp Uzmanlığı dönemi gibi, ben anlaşılan KenanEvren tarafından Acil Tıp asistanlığa atanmış doktorum. İki sene Acil Tıp ihtisas yapacağım, hemen gerekli eğitim kitap, uzaktan eğitimimi tedarik edip işimi yapayım' diyeni ezmiştir sistem. 
"Yahu şu Kenan Evren ne boktur be, şu iki sene mecburiyi şöyle böyle atlatayım, TUS puan lazım, öbür doktorlar acil işiyle uğraşsın, zaten acil bir ihtisas dalı bile değil, tus sınav ile kapağı bir yere atmak asıl," diyenler hayat kurtaracak acil eğitime yönelenleri sömürmüştür. 
Aslında onlarda iki yıl gereksiz istedikleri tus sınav açılmadığından zaman kaybetmiş mağdurdur. Kenan Evren 'yasak' kelimeyi pek sevmediğinden, direk TUS sınavını iki yıl ortadan kaldırmıştı. Ama işte tus deyip, acil eğitimi ön plana almayanlarda işi sıyırmıştır. 
Belkide KenanEvren 'yaa şu çocuklar iki sene kenarda otursun, tus çalışsın, onlar daha minik yavrular, ehliyet sahibi mezun tıp doktoru hepsi ama, ne acelesi var, yavrularım, tus çalışın iki sene, acilmiş, bokmuş, hayatmış önemsiz' gezin yeni uzak ücra yerlere turist gitmeyin, görevli gidin, düşünüyor  yorumladılar😁😏. 
Bu doktorların arasında da böyle aktivite, kendini eğitmede hizipleşme olduğundan bunlar hiçte birleşip başkaldırmamıştır, hem tus sınavda enayi Acil Tıp asistanı gibi çalışan, tus tekrarı değil, acil tıp bilip, acil tıp yoğun soru çıkmayan sınavda otomatik az puan alacağından, zaten o vicdanla o dönem ortamda soru çalmakda aklına gelmediğinden, ihtisas kadro bu asıl çalışan doktorların hakkından kolayca çalınmıştır. 
Hatta bence, bu hizipleşme olmadan bile, Doktorlar nedense hepsi böyle mağduriyete ya yurt dışına yönelmek ya özelde çalışmak, ya doktora dediğimiz programa yönelmek tercih etmiştir. Sonuçta en az 500 kişi nin hak mağduriyeti 35 sene giderilmemiştir. Bu çocuklar inanın gelip bu post blogda mağduriyetlerini açıklayın desem, boşver diyebilecek kadar insan seven kişilerdir. 
Ben ise bu haksızlığı ifade etmekten haykırmaktan çok mutluyum. Bu parlak doktor çocuklara olan haksızlığın laneti Türkiye nin üstünden binlerce yıl eksilmeyecektir. 
35 yıllık bu kanunsuzluk, geçmişe dönük hak gaspını, sağlık bakanlığı elemanları kalkıp ta 2021 de düzeltecek sanmıyorum. Ancak, yukarıda saydığım yıllarda Tıp Fakültesi mezunu Tıp Doktoru diplomalı ve, mecburi hizmet belgesi almış biri iseniz, red etseler bile, sizin başka Pratisyen Hekim lerden çok farklı olduğunuzu, Tıp 6 ıncı sınıf artı iki yıl mecburi hizmette üç yıllık Genel Dahiliye/Acil, İç Hastalıkları İhtisası otomatik KenanEvren emriyle kazanıp yaptığınızı söyleyin. (O zaman o doktorlar ın yükü, bilgisinin hastada zaruriyeti kullanılması, eğitim yüksek olma farkı, 2021 veya yeni mezunlar ile kıyaslanırsa, çok idi. Bir Tıp Doktoru herşeydi, ona yakın en yakın çalıştığı hemşire, ondan tam 6 yıl eksik eğitimli idi. Hatta lise mezunu hemşire değil ortaokullu olduklarından, bu Doktorların maaşları bir anlamda çalındı. ) Onlar utansın siz gerçek doktorluğunuzla hayatlar sağladığınız için sizin hakkınızın korunmasına yardım etmiyorsa. Tıp Doktoru kendi ihtisas eğitimini uzaktan eğitimle, materyal ile tamamlamaya yetkilidir, diplomasının anlamı odur. Tabii, hastanede onca başka doçent uzman profesör ile olmalı ideal asistanlık, veya Tıpta Uzmanlık Eğitimi için, ama örneğin salgın hastalıkta, bir tıp doktoru ihtisasını uzaktan tamamlama yetki ve temel eğitimine sahiptir. Aksini bunları kıskanan der durur. Uzaktan Eğitim Amerika da bugün bile populerdir. 

Birşey çok ilginçtir, bunca haksızlığa uğramalarına rağmen, 35 yıl önceki o dönemin o parlak çocukları bir türlü mağduriyetten aşırı başkaldırmamıştır devlete. Bence onların bu uysal halinde, onlara, parlak doktorlara kucak açan bir Amerika, Avrupa ve özel sektör geniş yelpaze iş olanakları ihtimallerinin sevinci var galiba. Demek istediğim, Türk Doktorlar çok ahlaklı, çok sevecen, fedakar doktorlar. Ama dünyada bu iç huzuru onlara uluslararası iş bulma fırsatı, yani Amerika gibi gelişmiş ülkelerin refahı sağlıyor. Dünyada sulh, Türkiye de sulh kaynağı oluyor. Yoksa, bırakın devlete başkaldırmak, hak gaspı diye, doktorlar birbirini yerdi. 
Çok farklı bir bakış açısı, yaa onca meslek insan gurubu var, devlet onlara üç kuruş bile olsa verip bir yere yollamıyor, mecburiye yollamıyor diye görüş diyebilir. Doğrudur. Ben bu blogda, kazanılmış bir hakka saldırıldı diyorum. Bazıları onlara sana mecburi hizmet koyup, azda olsa maaş sözü veriyorum deyip, sonra vazgeçerse sözden, gene yanlıştır. KenanEvren verilen sözü, hakkı ellerinden almıştır. 
Eğer maaşlı iş sözü verip, vazgeçilse, oda suçtur. Mesele planı, sözü yerine getirmektir. Bu yılların o parlak doktorları, 6 yılda, özelde Pratisyen Doktor olarak, sadece tıp doktoru diplomaları, tus sınavı falan bir bok değildi o zaman, öyle çalışıp iki apartman alırdı. O hakları mecburi hizmet yapmasalardı da vardı gasp edildi. İki yıl sonra o hak oldu ama, iki yıl genç, çok uzun değerli süre. 

Not: Amerika da, uzaktan eğitimle, diploma numarasını almış bir Tıp Doktoru (MD), uzaktan eğitimi saydırmaktadır, çünki Tıp Doktoru-ehliyetli doktor eğitimde, artık kendini uzaktan eğitebilir durumdadır. Diplomasının anlamı onu açıkça kanunla belirtir zaten. Kenan Evren bir bakıyorsun, Tıp Doktoru nun uzaktan kendine gerekeni bulacak yeterlikte fikrinde görünüyor. Peki neden, intern yılı artı iki yıl mecburi hizmet eşittir ihtisas denmedi 35 yıl önce. Amaç bu doktorları sömürmek kafasına sıçmak.
KenanEvren bu doktorların vicdanlarına sığınmış, sonra nankörlükle kafalarına sıçılırken haklarını korumaya bi bok düşünmemiştir. Türkiye de hak hukuk bok vardır.
Hatta, 35 yıl önce acil paramedik üniversitesi Türkiye de yoktu. Bu yeni mezun Tıp Doktorları, o önlisans okulların Profesörüdürler. Ama sağlık bakanlığı, YÖK 35 yıldır birkez bu doktorları linç ettiğini, eşek yerine koyduğunu söylememiştir. Yazıklar olsun Türkiye hukuka, düzene. Tüh size, hak gaspçılarına. 

Pages