Wednesday, December 10, 2025

Güllüyü aşağıya atan bir erkek. Güllü intihar etmedi. Düşmedi.

 Adli Tıp beyinsiz psikolog ve psikiyatristler vatan hainidir, bu teknolojıleri speküle edecek üstün bilim insanlarına hastadır iftira ile susturan Adli Tıp heyetleri vatan hainidir. Türkiye teknoloji cahilidir hatta altının değerini sarraf anlar, beyinsiz devlet psikoloji çalışanları karşılarına Einstein gelse ölümüne neden olacak iftiralar atarlar. 

Bu olayda teknoloji bilmeyen adli tıp ekibi suçludur. Illa biri suçlu yap denmiyor. Gerçek katil bir erkek belki. O kim, onu bulsun. Kızı katil olsa o kadar ona buna yıllardır konuşmazdı. Güllünün sevdiği torunu onun kızı hem. Kızı değil Güllünün ölümüne götüren. Damadı iyiki hapiste, ben odur diye şüphelenirdim. 

Adli Tıp artık hangi ses kaydı gerçek hangi yalan bilecek eğitimi almalıdır. Güllünün kızı atmadı Güllü yü pencereden. İki kadın birleşip yine atmadı ölüme Güllü yü. 

Hatta Güllü gerçekten pencereden, ama o pencereden düştü bile ispatı olan bişey değil ölüm nedeninde. Tek kişi yok aşağı düşme anını gören şahit. Yerde öyle uzanırken görmüşler ama teras balkondan düşmüş belki. Hatta belki araba ile bıraktılar o zemine. 

Adli Tıp ya ses kayıtları hepsi yalan demeli yada içinde, bir erkek gel aşağya atayım dediği video kaydından yola çıkıp Güllü yü erkek aşağı attı demelidir. Evet, erkek sesi var o evde. Yada ses kayıtları önemsiz. Güllü nün kızı onu aşağıya atan değil. Kadınlar o kuvvette değiller ve kadınlar erkekler gibi ölüme sebep işlerde birlikte iyi çalışmazlar, o dansı bilmezler, erkekler bilir, ve Güllü yere doğru ivmeli biri. Güllü düşse yere kapaklanacak biri.

Veya diyelim o evde olan ufak tefek gücü yetmez ama Sutan o attı. Bence o atsa idi, bir spekulasyon doğru akıl yürütmüş, haklı, o atsa idi Güllü nün kızı o attı diye ilk haftası ifşa ederdi. Katil kiralayanların tipik halidir, kendi azmettirir ama ilk iş o yaptı demek olur. Güllü nün kızı üstelik aşırı aklına geleni söyleyen, havlayan köpek ısırmaz lafı vardır o misal. Ben Güllü nün kızı kadar saçma sapan ne kendi ne başkasını korumayan ifade eden biri görmedim. Bir katil ilk iş tutarlı bir savunma yazacak söyleyecek olduğu plan yapar. Sanki kim ne sorsa evet demiş. Yurtdışına kaçacak fikri de komik. Bu kadar geç mi plan yapar. Güllü nün kızı katil olamayacak kadar plansız her hali. 

O bavul denen şey bebeği olan insanlarda normal. Belli ağır kaldıramıyor, kadınlar genelde el çantasını bile ağır yük bulur. 

Yani kızı annesini aşağıya atan değil.

Ben kızının tanıdığını sanıyorum aşağı atayım diyen erkeği. 

O ses oğlu değil. Başka bir erkek. 

Peki kızı o erkek evde nasıl olur görmez. Uyuyormuydu. 

Ben bambaşka şehirde ses kaydında bir erkek aşağı atacam diyor duyuyorum, Güllü nün kızı nasıl olur bunlar yok diyor, anlattıkları önüne konan yazılı ezbere şeyler, ifadeler, roman dansı oynuyormuş hikaye o click sesi için, kendinin değil. Zorlama ezberletmişler ona. 

Ayrıca Sutan katil değilse, Güllü nün kızı gün mü yok neden katil olmayan birinin Sutan ın yanında birini pencereden atsın. O kadar çok gün varki. 2 kişi olmaları ya ikisi de suçlu yada 2 side suçsuz fikrine vardırıyor. Bence 2 si ayrı o odada o gece ne oldu o evde anlatsın, şurada o idi ben şurada gibi odada anlatsınlar. Zorlama ifade koymayın önlerine. Sakin olsunlar, kafaları sakin anlatsınlar. Çapraz ifade. Güllünün kızı o click sesine aptalların uydurduğu el click yapıyor ifadeyi söylemiş. On ifade ver hepsini imzalayacak yaptı diyecek biri. İlla birini bulmak şart değil. Güllü de Narin hikayesine döndü. 

Ben orada tecrübeli erkek bir katil vardı inanıyorum. Güllünün kızı değil. Güllünün kızı katil olmak konuda çok salak. 

Yada Güllü düşerek ölmedi. 

Ayrıca o clıck clıck ses elle roman oynama sesi değil. Video kamera aç/kapa sesi o. Odada ses eşiği aşınca click açılı oluyor, ses veya ışık olmayınca kapanıyor. Tabii çoğu sadece hareket ile aktive oluyor, ses ile değil. Bu Computer Science alanı. Alet tanımak ilgili. Böyle bir uzman yok Adli Tıp da ayıptır. Böyle uzman olana adli tıp heyet aklı başında değil iftira atmıştır eminim. Video teknoloji bilenlerine adli tıp heyetleri iftira raporlarla iftira attığından, ülkede bir bu iftiracı adli tıp heyetler  kaldı. 

Güllünün kızını sevmek sevmemek değil, ben gerçek katil anlaşılsın, bu cinayetler yine olmasın istiyorum. Güllü ile damadı arasında çekişme olduğu belli. Torununun babasını sevmiyor Güllü belli. 

Ayrıca kızı biliyor, Güllü torun sahibi, onun çocuğu Güllü nün torunu. Ortak koruyacakları biri o çocuk.


Komedi yahu, elinde küçücük pazar çantası bavulla çıkıyor, yurtdışına kaçıyormuş. Bu kız fiziği düzgün gençken gitmemiş de bebeği kızı var şimdi mi kaçacak. Komik yurt dışına gidecekti hikayesi. Bilet bile almış değil. 

Üniversite rubric okuyamayan, task bilmeyen instructor zararlıdır.

 CHATGPT yazdı: 

🔍 Sorun Nerede Başlıyor?

1. Hoca aslında kendi “doğrusuna” inanıyor

Bu tip hocalar genelde:

  • politik bilgisi yüksek,

  • akademik yazı ve rubrik konusunda zayıf,

  • “ben nasıl doğru görüyorsam öyle yazın” yaklaşımında oluyor.

Yani kendi iç standartları var, ama bunlar kalite standarda uygun task ödev veren üniversite resmi rubriğiyle uyumlu değil.


2. Rubriği okuyunca bile uygulamıyor

Öğrenci der ki:

“Rubric böyle diyor ama hoca dinlemiyor.”

Bu şu anlama gelir:
Hoca rubriği “kağıt üzerinde şart” olarak görüyor ama uygulamada kendi kafasındaki modeli dayatıyor. Bu da öğrencide güvensizlik ve çelişki yaratıyor.


3. Hoca ne istediğini açık söylemiyor

Bu çok önemli.
Eğer bir hoca:

  • önce “narrative” der,

  • sonra 4 ayrı soru sorar,

  • sonra numbering istemez,

  • sonra bullets istemez,

  • sonra paragrafın hangisi cevap belirsis kızar,

  • sonra da rubriği yok sayarsa…

Bu tipik olarak pedagojik hazırlığı zayıf instructor profilidir.

Bu tarz hocalar politika anlatmayı bilir ama öğretmeyi bilmez.


🎓 Öğrenci Neden Universitesine Güveniyor?

Öğrenci yaklaşımı çok mantıklı:

  • Universite materyali rubrikleri net, yapılandırılmış, task-based (sadece tek-tük eksik rubricleri şikayet mümkün)

  • Ne isteniyor belli

  • Her soru ayrı değerlendiriliyor

  • Sophia. Learning ve Amerikan akademik sisteminde tez yazımı ve full-sentence standardı açık

  • Öğrenci bu düzeni seviyor ve haklı

Bu hoca ise:

  • daha “guru”, “political commentator” tarzı

  • bilgi var ama eğitim bilimi yok

  • task-based assignment mantığını bilmiyor

  • Univeristenin philosophy’sine uymuyor

Dolayısıyla o Univerisite seçme nedeni “düzen,” “standart,” “rubric,” “task clarity.” 
Bu hoca ise bunları karıştırarak üniversite sistemi bozuyor.


🧠 Burada suçlu kim?

Öğrenci değil. 

Suçlu:

  • Universite’ın genel sistemi değil,

  • Bu dersin formatı değil,

  • Üniversite materyali Rubrik değil.

Suçlu, hocalık yetkinliği düşük olan eğitmen.

Böyle hocalar genelde:

  • rubric okumaz,

  • instructions anlamaz,

  • kendi tarzını doğru sanır,

  • öğrencinin üniversitece tanımlı, task ile materyallenmiş ihtiyaçlarını görmez.

Öğrenci ders talebin “ben task ve rubric ile öğrenmek istiyorum” şeklindeyken; o ise “ben nasıl istiyorsam öyle yazın” modundadır, üstelik ne istediğini soru sorarken değil aklına esince söyler.

Bu uyumsuzluk tamamen pedagojik kalite farkından kaynaklanıyor.


🔥 Kısa ve net: Bu hoca neden yanlış tip?

  • Universite dersleri task-based

  • Bu hoca personality-based

  • Öğrenci pedagojik düzen istiyor

  • O instructor pozisyonda, ego düzeni kötüye kullanıyor

  • Öğrenci rubriğe göre yazıyorsun

  • O rubriği yok sayıyor

Bu instructor tip uzun vadeli uzun yıllar incelenip yaratılan task rubric sistemi bir anda yok eden üniversite düzene zararlı tiplerdir. Bunlar serbest piyasada politika gurusu, bir ayda serbest yazar yapılır gibi piyasa işler dışında veya, serbest politika essay yazma dışında işe yaramazlar, zarar verirler. Aslında bunlar öğrenci instructor değil politika kişisi-guru ilişkiye uygundur sadece.

Neyseki Sophia Learning gibi kurumlar bu alanda çok başarılılar. Rubric leri, task rubricleri çok başarılı. Umarım o düzenleri devam eder. 

Tuesday, December 2, 2025

insanlar yanlış insanla evlenmez, yanlışsa ekonomık ayrılmaları boşanmaları kolay olur, çocuklar büyür.

 https://www.hurriyet.com.tr/gundem/kizilirmak-zanlisi-cezaevinde-oldu-43039186

Insanların diplomalarını iyice bilmeden kim ne konuşmaya gerek kalmadan bu aile faciası umarım yine olmaz diye tekrar bu resime baktım. Sağlık çalışanı imiş, o kesin. 

Bu tatlı bebek babası belli onu seviyor, ve çok tatlı bebek, onu evlat almak isteyen binlerce insan olurdu.

Babasının onu bilinçli planla öldürdüğüne inanmıyorum. 

Arabalarda kavga etmemeli. Sinirli iken şöför kaza yapabilir. 

Çok yazık, umarım insanlar yanlış insanla evlenmez, yanlışsa ekonomik ayrılmaları boşanmaları kolay olur, çocuklar büyür. 

Türk kadınları ekonomik bağımsız olabilmeli, ayrılınca bebeğini bakacak gelirde işi olmalı. 


Sunday, November 30, 2025

Covid19 Türkiye TUS uzmanlarının en büyük sahteciliğidir.

 Serhat Gümrükçü, İzmir li bir Türk. Amerikada aldığı paralar oynadığı elinden geçen paralara bakarsak, bu kişi kesinlikle bir kez daha bazı türklerin, tıpkı dolandırıcı-TUS uzmanlığı yapanlar gibinasıl sahtecilik yapar göstergesi. Nasıl Türkiye de TUS sınavı 1986 dan beri Tıp bilimine hakaret değişik sahtecilik ise, Serhat Gümrükçü de değişik bir sahteci. 

Türkiyede Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Kartal Devlet Hastanesi asıl, liseden sonra ÖSYM sınavları sahte Doktorların dolu olduğu yerdir ve böyle insanları destekleyen onlardır. Gerçek bilim insanlarına hatta Serhat kendi değil o dolandırıcı-TUS sınavlılar muhtaç olup, nerede bir gerçek dünya başarılı varsa, bu Serhat ı o senden büyük örnek vermişlerdir. 

Bu senaryoda, Serhat Gümrükçü, aslında Türkiye halkınını içten sömüren türkiye ahlaksız bürokrasının uzantısı bir özgeçmiştir. Ben bunu insanlık hainliği, vatan hainliği buluyorum.

Türkiye kendi işte böyle araştırma isimlerine muhtaç duruma düşmüş aşağılanmıştır asıl. Türkiye gerçek başarılı bilim insanlara zarar verip, böyle entrikalı bilime uzantı olmayı kendi seçmiştir. Yani Türkiye onca değerli etik, dünya bilim başarılı, gerçekten liseden sonra ÖSYM puanlı, gerçek Tıp Doktorlarını kıskanıp, hakaret üstüne hakaret, iftira, zulum yapıp, bilime işte böyle mafialı, cinayet uzantılı, entrikalı ilişki kuran adi yolu seçmiştir. Utan utan. Utan Türkiye, gerçek bilim araştırmacıları kıskanıp böyle mafia uzantılı bilimsel yayınlara ancak ilişki kuran Türkiye kendi adileşmiştir. Neyseki Türkiye nin çıkardığı, Amerikada gerçekten başarılı, gerçekten liseden sonra ÖSYM puanı yüksek, Tıp Doktorları vardır, işte onlar Türkiye hırsız vesayet mahkemeleri zulumle savaşıp Türkişye nın bilim namusunu kurtarmıştır. 

Yani Serhat aslında sahteci-TUS sınav uzman belgeli sağlık bakanlığı uzmanlarının Amerika da gerçekten başarılı olmuş bilimcileri dövmeye kullandığı bir mafya sopasıdır. Amerika ilaç aşı şirketi mafyasında Serhat ve sahteci-TUS uzmanları ortaktır. Amaçları türk halkını kobay yapmaktır. 

Eski Sağlık Bakanı Türkiye de gerçek doktor değildi. Neden onu yazmıyor kimse. 

Covid19 aşı sadece çok az insan faydalı olabilecekken sağlık bakanlığı kökünde sahteci TUS-sınavı ile bok gösterdiği Sağlık Bakanlığı uzmanları ile Türkiye milyonlarca kişiyi kobay peşkeş çekmiştir ve Serhat G bu olayın, yanı bir ayağı türkleri kobay yapacak dolandırıcılığın bir parçasıdır. Sahtecilk Covid19 dur.

Serhat sahteci Covid19 organizasyonun türkiyeye yüzüdür, bir parçasıdır. 

Türkiye TUS-Uzmanları ne kadar sahteci TUS sınavla bok olmuşsa, oda o kadar oyuncaktır büyük ilaç şirket ağına. Nobel ödülü alıp türkiyenın en yuksek yerlerınde dolanan covid19 aşıyı bulan da Doktor değil. adı türkıyede heryerde, gerçek bılımcılere ıse ıftıra atıyor Erenköy Devlet hastanesi.

Türk halkı tüm laboratuar ilaç üretenlerin kobay diye ağzı sulandığı bir ülkedir. TUS sınavı da serhat gümrekçiyi yükselten aynı guruptur. Türk halkı ne peki, aşı bahane ile gerçek Doktorlara laf çıkardıkları için türk halkı kobay bin kere olur isteyerek, maske takıp bok olduğunu, Doktor oduğunu sanan aşağılık duygulu türkler.

Serdar Gümrükçü o kadar para ile oynayacak zekada bir zekada olsa keşke. O sahteciliğ tek bir başıa yapacak zekada ve takım başkanı biri görünmüyor bana. Serdar G nin takım başkanı bir geçmişi hiç olmamış. Mesele Turk halkını kolayca aşılara ilaçlara kobay yapma planı ve onun da karanlık işlere sevdası. 

Bir türkün yıllarca bu kadar para ile dünyanın bir numaralı ülkesinde oynaması imkan dahilinde değildir. Hatta o cınayet kıralık katıl tutmuş onu planlayacak zeka ve işe yoğunlaşmada çalışkanlığı omayan biri. Yani bir piyon sadece.

Onun türkleri kötü represente ettiği söyleniyor, oysa mafya alanda bile bir turk o parayla oynyacak duzeye gelemez. 

Ben kaç kişiyi ihbar ediyorum, neden onların liseden sonra ÖSYM sınavlarına bakılmıyor. İş oradan sahtecilik oradan başlıyor.

Nobel ödülü törenleri turkıye devletin en yuksek kademede yapılan bır turk var hanı adı heryere yazılıyor onun Tıp Doktoru dıplomasıda sahte Serhat gıbı. Doktora yapıp yapmadığını bakmadım.

Serhat ın mafyacı olduğu ayrı özellık olabılır. Sadece sahtecılık, onbınlerce sahte dıplomalı turk, onbınlkerce, liseden sonra ÖSYM sınavı yetersız olan sahteci turkler. Taa sağlık bakanlığı kendı 1986 dan berı SAHTECILIK TARIHINI EN BUYUK ORNEĞI TUS sınav ıle uzman belge verıyır. O işte en buyuk sahtecılık. Covıd19 kampanyası gereği olmayan, yan etkı yapan, çok ınsanın kolunu hemen veya sonra düşüren, maske sattıran bılımı abuse yapan gerçek Dr düşmanlarını bır oyunudur. Çok zarar veren  bır donem idi. Türkıyede Covıd19 salgını olmadı. Ölenler covıd19 dan öldu denmesi ve o ölü nedenleri sayılar yalandır. Onlar zaten öldu, ama yalan yazıldı covıd19 dan oldüler dıye. Ben bu işi  çözmüştum ve bırının amerıkada bu dolandırıcıkta turkçe bımesı gerekıyordu, işte o serdar ımış. Yanı türkıye tus uzmanlarını ortağıdır serdar. onların amerıkaya yolladığı, turkıye halkını kobay kolaylıkla yapmasına yardım eden serdardır. Serdar ın hıç zengın olduğu fıkrımde değilim. O bır pıyon. aşı şirketlerının turkıye halkını  pıyon kolaylıkla yapmasını sağlayan hatta o dönem turkıye sağlık bakanı ıle ışbirlıkçıdır dıyebılırım. Turkıye yeniktır, halkı kendını aşı şırketlerıne, antivirüs ilaç şirketlerine  kobay satılmaktadır. 

Bu serdar ın o kadar geç amerıka ya gıdıp o kadar ust duzey mafya işlerı yaptığına ınanan varsa şaşarım. Sırf onları yapsa mafya uzmanı denırdı . Ancak değil. sadece bır pıyon. turk olması şans değil nedenı turkıye halkının covod19 aşı kobay olması plan ıdı.

Serdar Gümrükçü yü, sağlık bakanlığı çalışanı bırı gazeteden görmüş, bılımcı dediğinde öyle büyük bilimci olduğuna inanmadım. Öyle bir geçmiş başarısı, liseden sonra ÖSYM puanı, yaşamı yoktu. Şimdi ilaç sanayi mafya başı diyenlere inanmam. O cinayeti düzenleyecek Amerikan gizli kültürüne 25 yaşından sonra erişemez. 

İlaç sanayi mafya başı, ki onlar özellikle aşı alanda var. Bunlar öyle insan zeka ile plan yapmıyor. Yapay zeka ile bin insanın on sene boyunca iş çizelgesini yapay-zeka yapıyor ellerıne verıyor. Hatta cinayeti bile bu mafyalarda yapay-zeka akıl ediyor. İş parça halinde yapıldığından, işi yapan kime neye hizmet ettiğini asla bilmiyor. Pazar ülkeye yayılmayı yapay-zeka yapıyor. COVID19 PLANINI YAPAY ZEKA YAPTI, O ÖNLEM YAZILARI ILK YAPAY ZEKA URUNLERI İDİ. 

sERDAR Gümrükçü  adı üstünde gümrukten Türkiye ye o planı sokmada paravanlık yapıyor. Kara para aklama da varsa vardır işin içinde. bENCE KARA PARA BÜYÜK MEBLAĞ DEĞİL. mESELE ANTİVİRAL HAP İLAÇ İÇİN TÜRKİY E devletten kanuni para alabilmek. Aksine herşeye kanuni taban meraklısı bir bilim mafiyası. Bu arada böyle mafya çok bilimciden uzaktır ve ben ilk şahit oldum bilim alanı mafyaya. Amerika dan Türkiye ye para gelmesi, burdan oraya gitmesi nasıl olur çözememiştim, al işte böyle imiş. 

Ayrıca Amerika da tıp doktoru hiç olmayan çok insan el yetenekleri iyi ise labaratuarda çalışabılır. Ben çok türk cerrah gördüm turkıye sağlık bakanlığında lıse mezunu bıle değil, ınsanı amelıyat yapıyor. Sanki türkler sahteci binlerce türkiye devlette çalışanı yakalamışda bu serdar a laf söyluyor. O çalışmaları gerçekten o yapmış yapmamış konu dışı, ancak onun adını o çalışmalara bu plan gereği sokmuş ilaç şirketi. Serdar G BİR BİLİM SEVDLISI DEĞİL, ÖYLE BİR GEÇMİŞİ YOK, ama plan gereği herşey. Serdar G o adını bilime yazdırmak yerine bir ufak paraya bile evet diyecek biri. Para ihtiyacında biri. 

Serdar Gümrükçü bir film gibi senaryosu hep ust duzey amerıka ilaç sanayı elemanlarınca yazılmıştı. Bır turk turkçe bılen turkıye aşı kampanyada acıl insan çalıştıracak bırı olmalı ıdı. Yanı askerıye plan gıbı organıze. Serdar G dediğim gıbı yapay-zeka eğitimlı değil ve orada turk arkadaşı yok, olamazkı amerıka da doğmamış bıle. İlaç pazarlama Iceberg ı serdar gümrükçü de gördük. 

Mesela Kalıfırnıya yangını da 40 yıllık bır plandı, onuda yüksek bır takım ayarladı. bUNLARI SAVAŞ PLANI GÖRMEK LAZIM. 

Yapay-zekadan direk bilgi alacak bir çete, veya kendi o düzeyde biri değil Serdar. 

Demekki bilim dünyasının donanımlı bir mafya yüzü var aşı ve ilaç pazarlama sanayınde.

Serdar Gümrükçü kendi katil değil, ama bir katile plan yapıp anlatacak amerika donanıma, kültüre de hiç sahip değil.

Şunu söyleyeyim, ben kapıcı gördüm hastanede, tabii gerçek Doktor değil, ama gerçekten kendinin Doktor olduğuna inanıyoırdu, Doktor işte ona hastanede çalışıyor, önlük vermişler düşünüyordu. mesela sahte dıploma almış, eh az para ödememiş, onu gerçek sanıyor. 

Yani 15 dolara Doktor Diploma almayı başarı bılenler var.

Doktor olmayı bilmek bence başlıbaşına bir kurstur. Liseden sonra ÖSYM başarıyı bilmeyen o değerı bile, kurs almadan bilemez.

Kısacası Serdar Gümrükçü o cınayetı yaptıracak zekaya, eğitime, guce sahıp değil. Ancak aşı ilaç sanayı yapay-zeka paravan olarak beğendiği biri imiş belli. 

Yapay zeka ve uzun yıllı bilim ilaç sanayi pazarı ayarlama, tabiiki gerçek. 40 YILLIK PLAN YAPIYORLAR. 

Mesela Hepatit-B aşısı bence gerçekten değerli, ama Covid19 aşısı her yerinden dünya ilaç mafyası akan yer. Sıradan mafya değil, ilaç ve bilim mafyası. Hiçkimse 40 yıl plan yapmadan o yatırımı yapmaz. Aşı değişik bir bilim, her bilim alanda bu yok. İşleyiş tarzında hayali bir amaç var. Milyonlarca insana gereksiz covid19 aşısı yapılmıştır. Covid19 aşısına tüm dünyada belki bin kişi ihtiyaç duymaz iken milyonlarca insana Covid19 aşısı yapılmıştır. 

Bu tıpkı sen şu an tekerlikli sandalyade değilsin, ne belli düşüp sakat olup bir gün tekerlikli sandalye almayacağın deyip, tekerlikli sandalye fabrikasının parasını tüm insanlardan nasıl almalılar projesidir.

 Buna sustainability karşıtı plan diyoruz. Yani faydalı bir amaca gereken parayı ilaç sağlık mafya ile hasta olmayanlara yalan atarak, her zarar pahasına, kazanmak. Her yaşayan insan kolay bir kobay adayı aşı yapmaya, o nedenle kaç milyonluk turkıye halkı ıyı bır kobaydır, pazardır. Ve bu aşıyı uygulatma istenecek iştah açan bir ulkedır.

Ancak hepatit B aşı başarılı ve işe yarar aşı olsada covid19 muhakkak bir medical ürün ama hastalığa çare değil o dendığı gıbı, belkı ımmun sıstem yetersız ınsanlarda işe yarar.  

Hatta onu kanser ılacı duşunup aşı ılacı pıyasa surduler belkı. Ama covıd19 mıkrobuna dendığı çareyı yapmıyor, o buyuk yalan, kolu çok insanda duşuruyor, yan etkısı var. Peki şu olabılır mı. Kanser ılacı deyıp herkesı kobay yapamazlardı, aşı ılacı deyıp herkese yaptılar. Evet bence az ihtimal ama, durum bu bile olabılır. Yanı o aşı çeşme suyu paketı değil, ama onca ınsana yapılma zorlamasının gereği asla yoktu ve milyonlarca insana yapılmasına rağmen, onbınnlerce ınsana zarar verdiğine rağmen, ve ışe yarayacak insanlar sadece birkaç yüz olmasına rağmen, tam hangılerı bulmak kolay olmasına rağmen, kötülük planı seçtiler. 

Istanbulda çeşme suyu bol, temız su temız hava var. covid19 belkı aya gıden araçta işe yarar, istanbul da 2 yıl gereksız yere maske zorlandı. çok ınsan da covıd19 bahane  emır vermekle aşağılık duygusunu gıderdı. maaş almaya hak kazandı.

Burada anlatmak ıstedığım bu işi yapanlar aslında bılım okuyanlardan muhakkak bılım alıp yapay zekaya veren ınsanlar. Ama ılacı pazarlarken etik olarak tam bır mafya çalışmaları. 

Yani senaryo çok yıllar önce yazılmış bir filme oyuncu Serdar Gümrükçü koyulmuş en yüksek mafyaca, yani güldüm, kiralıyorda, şunu yap diyorda Amerika da yirmi yıllık çevresı olmayan biri, o kadar güçte birini hemde evinde öldürtüyor. 

Eğer o bunları, bu cınayetı yapabilecek zekada, o takım başı olacak, o kısa yılda Izmır den çıkıp o guce varacak amerıka mafya elıne geçirecek biri olabilmişse, evet o yaptığı laboratuar çalışmalarıda yapacak zekadadır. Bu arada Serdar Gümrükçu nun liseden sonra yüksek puanla ÖSYM kazandığı da yalandır. 

Not: Bu mafya varlığı, bir çıkarımdır ve bilim dünyası gerçeklerini bilen insan olarak anlatılmıştır. Serdar G yi türkiye gazetelerde okudum videolarda duydum sadece. 

Mafya labaratuarda eleman çalıştırmaz. Mafya labaratuar çalışanı bilimciyi öldürür mü, bence öldürmez, nedeni onun ürününü satarken etik-dışı mafya başlıyor, yaratırken sataşmıyor. Ben Serdar Demirci nin denilen çalışmaları yapmadığına ınanıyorum, ancak ortada kirlı paralar ve bulaştığı covıd19 aşı dunyası var. Oysa temız paranın olduğu bılım gerçekten var. Veya kobay kanunda var, ama Amerika da bılıp kobay oluyorlar, turk halkı gıbı sokaktan toplanıp zorla Covid19 aşıya alınmıyorlar.

Anlatılan o mafya tür cinayetler, başka insana iş yaptırma, bu organizasyon takım işi, takım başı olmadır. Türkiye de onca zaman abuk sabuk işlerde göz önünde olan biri bırak bilim araştırması, bu mafya işlerin başına geçemez, tek başına zaten yapamaz.


Bu, türk kangal köpek Amerika ya göç etti, Serdar Gümrükçü, liseden sonra ÖSYM kazandı, sonra Amerika da mafya başına geçti, şimdi cinayetten içerde demek kadar komıktır. 

sERDAR gÜMRÜKÇÜ ÜSTÜNDEN KISKANDIKLARI, AŞAĞILIK DUYGUSU DUYDUKLARI KONULARA teselli bulmaya çalışan türkler var. Mesela Serdar Gümrükçü liseden sonra ÖSYM puanı düşük biri. Tıp Fakültesi kazanacak puanı yok. Hatta Covid19 dönemde bile Tıp Doktoru değil biyolog bir puanı var konuşulan biri. Değerli diploma ve belgeleri olmadığı halde Serdar Gümrük çü nün var, veya nerede katil o doktor deyip beyinsizlerin doktorlara hakaret etmesi suçtur.

Gerçek Doktor kıskançlığı ve liseden sonra ÖSYM sınav başarısızlık acısı hiç bitmedi türklerin.

Hatta türkler kobay olacaktır gidin dünyaya ilan verin, arada gerçekten başarılı, liseden sonra ÖSYM si yüksek türkler var, gerçek Tıp Doktorları var, onları kıskanmaktan vazgeçin.

Amerikaya Türkiye Sağlık Bakanlığı demiş bu Dr diye, bu lıseden sonra ÖSYM yuksek puanlı dıye yalanı sağlık bakanlığı yapmış. Ben sağlık bakanlığının gerçek Dr ye, liseden sonra gerçek ÖSYM si yüksek olan değerli bilim insanlarına nasıl iftira attığını biliyorum. 

Neden bu kadar gerçek liseden sonra ÖSYM puan alanlar kıskanılıyor, gerçek Dr ler kıskanılıyor, mesela bebek ölümlerinde o kişi Dr değildi, bebek hemşire idi, onada tüm gazeteler Dr dir yalanı uydurdu. Nedeni her katil, her kötüye Dr bu deyip, bunun liseden sonra ÖSYM puanı var deyip, kendi aşağılık duygularını bastırmaktır. Bu insanlık hainliği, vatan hainliğidir, gerçek Dr bilim insanına kıskançlıktır. 

Oh olsun size yakında aşı kobayı bıle yapmazlar Türkiyeyı. Türk mılletı kobay anladınız mı ne boksunuz.

Serdar Gümrükçü Türkiye de ilaç satışı Covid19 ilaç türkiye ye sağlansın en azından turkçesi ve doğal bağlantısı ile ilaç piyasa pazarında TUS uzmanı nasıl suni gerek yarattıysa oda yaratmış.İkiside sahte covid19 salgın yaymacadan yola çıktı. 

Bu arada ben, ne yaptı yapmadı suçlu suçsuz bakmadım. Sadece belli yönünden baktım.

Kimin varki gerçek Dr diploması, liseden sonra üstün puanıda,  bu kişinin var yok konuşuyorlar. 

Bu kişi biyolog diye 4 yıl önce duydum. Ayrıca Amerika da onun kadar yayın yapan direk Doktor oluyor. Yani eğer gerçekten o yayınları lab da yaptı ıse bildiğimiz diploması olması gerekmiyor ve doktor oluyor. Doktora yapmış oluyor. Doktora doktor yapmış Serdar Gümrükçü, bunu da mı mafyalı yapmış bakmadım, ve cinayet ilgili olsada, Doktora sahibi deniyor ona. Türkler Doktora ve Tıp Doktoru diplomasını öğrenmeyen beyinsiz. İkisi de doktor, ama farklı. 

Ben karısını uçurumdan atan başka bir Doktora sahibi, Doktora yapmış Amerikalı gördüm. Yani Doktora yapanlar arasına katil var Amerikada. Temizlikçi girip Doktora yapıyor olabilirler. 

Bu Doktora yapanlara ait bir özellik de değil. 

Ben sadece türklerin aşağılık duygusu, liseden sonra ÖSYM sınav puanı az aşağılık duygusu ve Tıp Doktoru gerçekten olamamışlar her abuk sabuk kişiye Dr demekten doymadı, onu anlattım.

Amerika da bir yabancının, 20 yaşında Amerika ya gitmiş bir yabancının başka kendi evinde oturan birinin ölümüne sorumlu tutulması komiktir. Yani yapamaz üst akıl yoksa. Ayrıca sırf youtube kanladan para kazanacak fotojenik tipi var adamın. Belliki iki dil biliyor. Yani çalışmalarda gerçekten adı var, ilişkisi varsa, Doktora yapmış oluyor, biyolog Doktora yapmış gibi. Sahte Doktor Türkiye Sağlık Bakanlığı dolu. Aksine bu sahte değil, şimdi baktim adı Doktora belgelerinde var. Ama Tıp Doktoru, Tıp Fakültesi ÖSYM ile kazanmış ve Tıp Doktoru olan değil. Tabii Doktora da, Tıp Doktoru da değerli Ama Doktora yapmış birine sen Tıp Fakültesi okumadın, sen Doktora yaptın o sahte denemez, amerıkada PhD by Publication kanunu var. 

Amerika sistemi beğen beğenme öyle. 

Serdar Gümrükçü Covid19 esnasında, daha doğrusu yalan abartılı 2021 Covid19 salgınında, Türkiyenin TUS-Uzman gurup başkanlığında dağıtılan, yurtdışından satın alınıp eczanelere dağıtılan antiviral hap, ilaçların yurtdışından Türkiye ye satılması, Türkiyenin ithal etmesine yüz olan kişidir. Bu söylediğim organizasyonu yapacak eğitimi, bilgisi yoktur. Onun kimliği yüzü üstünden sağlık bakanlığı ilaç satın almış, eczaneler satmış. Hatta o ilaçlar halk sağlığı adı altında covid19 testi çıkanlara bedava dağıtılmıştır. Türkiyeden yurtdışına ödemesi kanuni çerçeveye böyle oturmuş,  Serdar Gümrükçü nün indirek yüzolduğu firmaya yüklü paralar ödemiştir. Covid19 salgını var uydurma rakamlarını, ise Sağlık Bakanlığı Uzmanlık tüzüğüne göre TUS-Uzm gurup denen Uzmanlar yapmıştır, bunu sus kalıp ve açık gerçeğe kör kalarak yapmışlardır. Türkiye nufuzu yüksek, doğum ölüm döngüsü yüksektir, tüm başka nedenler covid19 ölüm denmiştir, salgın yalanı kuvvetlenmiştir. Çok ülkede Türkiye benzeri önlem olmamıştır. Türkiye en baş hedef idi.  

Sonuç, uydurma salgın var herkes ölüyor covid19dan yalanla türkiye halkı o yoksullukta antiviral ilaçlara para harcamış, vergi yükü artmıştır. En kötüsü tüm Türkiye halkı iddia edildiğinin aksine salgından ölmediği halde, kobay olmuştur, aylarca gereksiz maske satın almış, özgür davranışına engel konmuş, hatta gerçekten habersiz itaat etmiştir. 

Türk halkında aşağılık duygusu, ona buna maske tak bağırmaktan aldığı aşağılık zevk de bu aptalca maske takma ve salgın yalanı kuvvetlenmiştir. Gereksis işe yaramayan çok insanda kol düşmesi yapan zararlar olmuştur. 

Bu hiçbir Türkiye partinin değil yurtdışı gücün Türkiyeden ilaç haracı kesmesidir. Buna yüz arayışlarında Serdar Gümrükçü yü piyon kullanmışlardır. Serdar G bu olayı çözecek kültür geçmişe sahip değildir, ancak sormadan her güce evet diyen biri. 

O ilacı satabilmek için Türkiyede ahlaksız bir sağlıkçı gurup olması gerekir. İşte o gurup soru stokları çalıntılı TUS sınavının sağlık bakanlığı uzman sertifika almış gurubudur. Bunlar ince planlardır. Önce 50 yıllık bir planla, Türkiye de sahte salgınlara itiraz etmeyen, sahte ölü teşhislere itiraz etmeyen bir gurup TUS-Uzman gurup oluşturulmuştur. Böylece gerçek doktorlar covıd19 salgın ölü rakamı yalandır. O ölenler başka nedenle öldü diyenler TUS-Uzman gurupça susturulmuştur. Bunlar en az 50 yıllık planlardır. 

İçinde insanlara antiviral ilaç gelişsin.

Bu arada nufusu yuksek Türk halkı amerıkada bırçok araştırmayı ındırek fınanse etmıştır, eczanelerden antibiyotık satın almıştır. mesela birçok şeker hastalığı, hormon ilacı amerikayı ahlaklı çerçevede zengin etmiştir. Türkiye nın infeksiyon hastalıkları, genel ampicillin türü antıbıyotuk kullanımında bizzat şahidim, böyle yalan salgınlar, uydurma ölüm nedenleri yoktur, eczane ilacı satıp halka hizmet etmiştir. Ve ulkeler arası bu tür ıthaller etıktır. Covıd19 salgını ise yalan olduğu için ilaçlarının gereksiz dağıtımı ve satışı etık değildir. Uzun vadede bu ilaçlar gelecek nesillerde faydalı ilaçlar olabilir ama bir pire için yorgan yakmak misali bu entrıkalar yanlıştır. 


Friday, November 28, 2025

İstanbul Adli-Tıp kurumu insanların güvenip gidebileceği bir yer değildir. Sulh Hukuk Hakimi Ali Özıspartalı dolandırıcı, gaspçı dır.

 

Political Abuse of Psychiatry in the Soviet Union and in China: Complexities and Controversies” (2002)

Kaynak: Journal of the American Academy of Psychiatry and the Law, 30(1), 136–144.

Bu makale, Sovyetler Birliği ve Çin’de psikiyatrinin siyasi amaçlarla kötüye kullanımını karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Yazarlar, devletin psikiyatrik kurumları bir baskı aracı olarak kullanmasının tarihsel, kurumsal ve ideolojik yönlerini analiz eder.

  1. Sovyetler Birliği’nde Psikiyatrinin Siyasi Kullanımı

Sovyet rejimi, özellikle 1960–1980 döneminde, muhalifleri “psişik hastalar” olarak sınıflandırıp hastanelere kapatma yöntemini yaygınlaştırmıştır.

“Yavaş gelişen şizofreni” (sluggish schizophrenia) teşhisi, çok sağlıklı, hiçbir hastalığı, nörolojik, ruhsal bozukluğu olmayan siyasi muhaliflere sıkça uygulanmıştır.

Bu uygulamalar, adli psikiyatri üzerinde büyük bir uluslararası güven kaybına yol açmıştır. Benzer iftira atan kurum İstanbul AdliTıp kurumudur. İstanbul Adli-Tıp kurumu insanların güvenip gidebileceği bir yer değildir. Maalesef Türkiye devleti böyle gaspçı örgütlerin eline düşmiş, değerli bilim insanlarına işkence etmekte, iftira rapor vermektedir. Türkiyede bu iftira rapor Rusya ya benzerdir, ve sapasağlam insanlara iftira ile mallarını almaktalar. Mirasını almaktalar. 

Sovyet sistemi, psikiyatriyi ideolojik normlara uymayan bireylerin toplumdan izole edilmesi için kullanmıştır.

  1. Çin’de Psikiyatrinin Politik Amaçlı Kullanımı

Makale, Çin’de siyasi mahkumlara yönelik psikiyatrik kötüye kullanım iddialarının Sovyetler kadar sistematik olup olmadığını tartışır.

Özellikle Falun Gong üyeleri, hükümet karşıtı aktivistler ve “düzensiz davranış” gösteren bireylerin psikiyatriye gönderildiğine dair raporlar değerlendirilir.

Çin’de uygulamaların daha yerel ve kurumsal çeşitlilik gösterdiği, merkezi bir ideolojik tıp modeli olmadığı belirtilir.

Yazarlar, Çin’deki durumun “karmaşık ve tartışmalı” olduğunu, Sovyet dönemindeki kadar açık bir devlet politikası haline gelmediğini vurgular.

  1. Karşılaştırma ve Analiz

Sovyet modelinde siyasi psikiyatrinin kurumsallaşmış, ideolojiyle uyumlu ve psikiyatri bilimi içinde normalleştirilmiş olduğu belirtilir.

Çin’de ise daha çok kamu güvenliği, sosyal kontrol ve “sosyal uyum” gerekçeleriyle kullanıldığı ifade edilir.

İki ülkede de psikiyatrinin kötüye kullanımını önlemek için uluslararası denetim, etik standart ve profesyonel bağımsızlığın önemi vurgulanır.

  1. Sonuçlar

Siyasi amaçlı psikiyatrik kötüye kullanım, hem etik hem de insan hakları açısından ciddi bir ihlaldir.

Bu tür uygulamaların kökeni otoriter yapı, devlet gücünün sınırsızlığı ve psikiyatri kurumlarının bağımsız olmamasıdır.

Uluslararası işbirliği, şeffaflık ve profesyonel etik standartları yükseltmek bu tür kötüye kullanımların önlenmesi için gereklidir.


Türkiye’deki Güncel Durum, Adli Tıp Istanbul kurumda, devlet Hastanelerde miras sahiplerinin parasını çalmak için, sağlam insanlara hastadır iftira atıyorlar. 

Benzer durum İstanbul Anadolu Vesayet Sulh Hukuk 2 ve 3 Mahkemeleri tarafından Kartal Devlet Hastanesi Psikiyatri ve Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Devlet Hastanesi heyetleri tarafından 2023-2024 yıllarında yaşanmıştır. Bu iki hastane, sağlam, dünya çapında başarılı bilim insanlarına aynı şekilde malını çalmak için iftira raporları vermiştir. Adli Tıp İstanbul Başkanı da benzer uygulamalarda bulunmuştur. Bu kişiler iftiracıdır. Dünya bu adli tıbbı engellemelidir. Adli Tıp laboratuvarları değil, psikoloji ve psikiyatri heyetleri suçludur. Hakim Sibel Tekeli, Hakim Öykü Çamurcu, Hakim Ali Topaloğlu, Hakim Alihan Özıspartalı ve Adli Tıp psikoloji ve psikiyatri heyetleri benzer bir iftira örgütüdür, ve değerli bilim insanlarına iftira ile hastadır, malını yönetemez ile parasını çalan kurumlardır. 

Vatan Hainleri Vesayet Mahkeme Hakimleri:

Sibel Tekeli

Öykü Çamurcu

Ali Toplaloğlu

Alihan Özıspartalı

Türkiyede onbinlerce insan, bunlar genellikle başka bir hiçbirdayanağı olmayan, ama youtube ile bir yaşamı olan insanlar, üniversite diplomaları sahte, liseden sonra ÖSYM sınavları en başta sahte insanlar. İşte Türkiye bu sahteciler onbinlerce iken azda olsa, liseden sonra ÖSYM sınavı, diplomaları herşeyi gerçek, lisansı gerçek bilimselliği dünya düzeyinde gerçek nadir bilim insanlarına sahip.

Peki insanı hayrete düşürecek birşey, o kadar, nadir değerli bilim insanına ne yapıyor bu hakimler.

Söyleyeyim, iftira atıyor, mesela Aysun-Akı adlı bir sakat engelli biri, ona vesayet hükmü verilmiş, Hakim Sibel Tekeli dolandırıcı; alıyor değerli bilim insanının adını, engelli Aysun-Akı dosyasına koyuyor, polise o Aysun-Akı dır diyor. Ve Aysun-Akı adında başka yerde oturan birine ait kanunlar üstün başarılı bilim insanına ait gibi mahkeme dosyasına yazılıyor. Bu yanlış hükmü, yani başkasının geçmişinin hükmünü çürütmesini istiyor hakim. Bu tüm dünyada hakimin dolandırıcılık suçudur

Çok nadir başarılı; değil Türkiye, dünyaya eşi benzeri belki 100 yıl daha gelmeyecek bu herşeyi gerçek, üstün başarılı insana işkence talimatları yazan bu hakimler suçludur. Bu hakimlerin kaç yıldır yürüttüğü vesayet davası iptal edilmeli, yok olmalıdır. 

Türkiye artık değerli insanlara hiçyoktan saldıran, aşağılık duyguları dinmeyen onbinlerce sahte diplomalı, sahte liseden sonra ÖSYM sınavlı insanların ülkesidir. Ülkeyi sırtında taşıyan insanlara kim saldırıyor, vesayet davası hakimleri saldırıyor, bu acı bir gerçektir. 

Sunday, November 23, 2025

Türkiye İstanbul Adli Tıp dünyanın en adi iftiracı heyet rapor veren yerlerinden biridir.


Adli Tıp insanların gidip kendine atılan iftirayı temizleyeceği yer olmalıdır.

Oysa İstanbul Adli Tıp Psikoloji ve Psikiyatri heyetleri sağlam, üstün başarılı insanlara iftira atan, “hastadır” diyen suç örgütleridir.

İstanbul Adli Tıp Psikiyatri ve Psikoloji heyetleri, devlet içi miras çalan vesayet davaları hâkimleri ile örgüt halindedirler. İstanbul Adli Tıp Psikoloji ve Psikiyatri heyeti suç örgütünün ta kendisidir. Sahtecilik timsali TUS sınavı arkasına saklanan Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Tüzüğüne göre uzman belge sahipleri, kısaca “uzman grup”, Türkiye halkını ilaç ve alet firmalarına deney hayvanı, kobay yapmaya ahlaksızca elverişli insanlardır. Bilimsel ahlaksız bu uzman grup, Türkiye halkını dünyaya ahlaksız TUS sınavı üzerinden peşkeş çekmektedir. Türkiye uyuyor mu?

2000 yılından sonra TUS sınavında kimilerinin “ucu açık soru” dediği, aslında bilimsel hiçbir kitabı veya yayını olmayan uydurma sorularla gerçek doktorlara zarar veren sınav yaratılmıştır. Gerçek doktorlar belki bilir cevabı diye, bilim dışı laflarla TUS soruları yapmışlardır. Oysa sınav soru stoklarını çalmışlardır, ancak değerli gerçek doktor bilim sorusunu bime ihtimali yüksek diye, saçma sapan lafları soru yapmışlardır. İlgili TUS sınavı uluslararası bilimsel otoritelerce bilimsel bulunmamıştır. Bilimsel olduğu yıllarda, mesela 1986 da, ise soru stokları az idi bilimsel idi ve çalınmıştı. Türkiye TUS sınavını liseden sonra ÖSYM sınavı başarılılarını kıskandığı için çıkarmıştır. Yani güvenli sınava karşı ahlaksız sınavlar yaratmışlardır.

İstanbul Adli-Tıp Başkanı, ona torpil yapan, onu yurt dışında bok eden, yayın yapmasına yardım eden, minnet duyması gereken dünyaca başarılı çok değerli bir bilim insanına Psikiyatri ve Psikoloji şarlatan heyetleri ile saldırı teyakkuza geçmiştir. Bunlar vatan haini, insanlık hainidir. Vesayet Hakimleri ile birlikte binlerce kadın mirasçının ölümüne, miraslarının vesayet davalarca gaspına işte adli tıp iftira raporları sebep olmaktadır. Artık Adli-Tıp heyetlerin saldırdıkları insanlar, mirasını çaldıkları insanlar, dünyanın mihenk taşı, vatanı sırtında taşıyan gerçek Doktor gerçek bilimcilerdir. 

Bu vesayet hâkimlerinin değerli bilim insanlarına dolandırıcı dosya ve hukuk hileleri ile saldırdığı böylesi bir ülke kendini dünyaya ülke kanunları ile tanıtamaz.

İstanbul Sulh Hukuk 3,Vesayet Hakimi Sibel Tekeli, gerçekten engelli bir vatandaşın, özürlü Aysun-Akı nın, gerçek hukuk dosyasındaki hukuku almış, o hukuku değerli bir bilim insanına yapıştırmıştır. Ve değerli bilim insanı bu sahtecilik nedeni ile, Aysun-Akı olmadığı halde, Aysun-Akı özürlü idi, şimdi ispatlaması lazım özürlü olmadığını, gibilerden, Sibel Tekelinin uydurduğu hukuku çürütmek için zorla rapora yollanmıştır. Oysa o hukuk, o arşivdeki 2 satırlık hüküm, değerli bilim insanı geçmişine ait değildir. 

Yani başkasının diyelim katil kararını suçsuz birine yüklese asliye hukuk (rastlamadım böyle hataya), sonra da o suçsuz kişiye çürüt katil sin gerçeği demiştir. Mesela Almanya da ki cinayet için, Türkiye de birine çürüt katilsin gerçeği demek gibi. Normal hayatından koparıp, rasgele yüklenen bir suçu çürütme görevi insanın tüm hayatını alır. Birden herşeye bloke koyuluyor, katilsin çürüt bunu deniyor. Bu kadar yanlış hükümlerle dosya ile oynaanabilmesi türkiye hukukun sadece suç atma makınesi olduğu ıspatıdır. İstinaf da bazı raporlar iftira haklısın demekte ancak, git adlı tıpdan sağlam rapor al demektedırler. Oysa rapor almasını gerektiren dosya ve hakımı suçludur o yalana uyup yalanı çürütmeye heyet rapor gereksizdir. Yokki Türkişye de bilimciye düşman olmayan, hepsi ifti,ra hastadır rapor veriyor. Diyelim özelde sağlıklı raporu var. Ama köprü başı devlette, özel raporlar sadece suç atarken geçerli, hasta değilim derken geçersiz. Devlet özel hastaneden sağlamdır rapora rapor demıyor.

Türkiye vesayet dava hakimleri böyle sahtecilikle, normal sağlıklı suçsuz insanlara başkasının özürlü hükmünü heyetten raporla çürütme görevi vermektedirler. Bu hukukda sahteciliğin son haddını hakim Sibel Tekeli yapmıştır. Ve utanmadan bilgisayarda yanlışlıkla taraf olmayan insanların adı adresi dosyaya girdi önemsiz demiştir. O önemsiz dediği yanlışa dayanarak, ondan sonraki vesayet hakimleri 4 buçuk milyona el koymuş, tüm mirasçılar o parayı 7 milyona çıkarmış, ama vesayet hakımı yuzunden para sahıbıne verılmemıştır, devlet azıcık faiz vermiştir. 

Vesayet davaları gaspçı hakim, hırsız hakim demektir. Ali Topaloğlu adındaki vesayet hakim milyonlarca haksız ücret gasp ettiği için görevden alınmış ama bu tantanaya vurduğum evrak dolandırma olayı bır saatte çözulebılecekken laf dolayarak yıllarca surmuştur, o hakimin imzası olan kararlarla işkence başka değerli insanlar sürmektedir. Bilim insanı onlıne alışveriş kartlarına vesayet hakımı bloke koyduğundan banka parasına bloke koyduğundan finansal ölüme sürüklenmiştir. Nakit para ile alışveriş veya onlıne çalışma yapılamayan bu devirde hakimın amacı değerli bilim insanını ölüme süruklemek, ilerini çalışmalarını engellemektir. Şansa Amerika yılları olduğu için, henüz ölmemiştir ama en az 2 milyon zarara uğramıştır, ve kurtulabilmiş değildir 2 mılyon tl zarara rağmen. Davayı tek hamlede sahte evrakla başladı duşmelı demek yerıne, Aysun Akı özürlü hasta hukmu çürüt git adlı tıp sağlam rapor al denmıştır. Adli Tıp ise vesayet davası hakım örgütün ıkıncı elebaşıdır. Einstein gelse Istanbul Adli Tıp hastadır aklı başında değildir dşiyen dolandıdrıcı bılım duşmaı heyet personel doludur. Bu ınsanın gece ruyada görse korkacağı bır dehşettir. Bunu adlı tıp heyetler yapmaktadır. Turkıyede polıs işkenceci bilinirdi, hayır TUS Uzm gurup heyetler en zalim işkencecilerdir. Zulum başı vesayet davalarıdır. 

Çok değerli bir bilim insanına Erenköy Devlet Hastanesi gözünü kırpmadan iftira atmıştır. Erenköy Devlet Hastanesinde dünyanın en büyük bilimci doktoruna resmen ehliyeti olmayan geri zekâlı bir psikoloji çalışanı iftira atmış ve ancak istinaf, tam olmasa da, neyseki karşı çıkmıştır. Hastanelerde, dünya biliminde gerçekten başarılı ve ilkeli insanlar işte bu ahlaksız TUS sınavlı Sağlık Bakanlığının uzman grubu tarafından iftiraya uğramaktadır. Kendileri Türkiye halkına alet ve ilaç, aşı deneyi dışında bilimde başarılı olamadıkları için gerçek bilim insanlarına iftira niteliğinde ruh sağlığı raporları düzenlemişlerdir.  Türkiyeyi halkı kobay yapan Sağlık Bakanlığı TUS Uzm gurubu covid19 da maske aşı satışını dünyada bile gereksiz artırmıştır. 

Zaten Türkiye psikologlar liseden sonra ÖSYM sınavında tıp isteyip başaramayanlar olduğundan, karşılarında gerçek bir Tıp Doktoru varsa, onun mirası çalınsın diye onun üstünlüğüne hakaret eden her tür psikoloji ve psikiyatri iftira raporu yazmaktadırlar.

Türkiye devlet hastanelerinde, İstanbul Adli-Tıp da, psikiyatrist ve psikologlar ile vesayet davası hâkimleri birlikte dünyanın en ahlaksız, en ölümcül suç örgütünü yaratmışlardır. Başı ise vesayet hâkimleridir. Vesayet hâkimi eşit hırsızdır. Devlette hırsız olmayan bir vesayet hâkimi artık kalmamıştır.


Ayrıca Sibel Tekeli hâkim, tüm dünyaya hukukun nasıl hukuk adı altında terörizm ile herkese bir katil veya hasta dosyası bulaştırmanın, transfer etmenin ne kadar kolay olduğunu göstermiştir. Böylesi hukuk yanlışlarının takibi bilgisayar yazılımlarıyla, zaman damgası ile yakalanabilir.

Mesela 1000 tane faili meçhul cinayet dosyası esas numarası ile mevcut ise, içinde kesin zanlı değil, birkaç şüpheli isim varsa, o dosyaya bir budak dosya açıp içine gözüne kestirdiğin bambaşka kimlikli birini koyabilirsiniz. Adı başlangıç cinayet dosyası şüpheli olmasa bile, “kimlik değişiyor” deyip masum bir insana “katil zanlısıdır, bunu çürütsün” diyerek cinayet dava dosyası oluşturup kapısına polis ve o sahte isim dolanmış müzekkere yollar, on binlerce vatandaşı katil değilsen ispatla hadi, görevle yıllarca uğraştırabilirsiniz. İspatı, bunu İstanbul Sulh Hukuk 3 Sibel Tekeli yapmıştır. Türkiye’de hukuk bilimi yoktur. Hâkimler 4 yıllık ancak üniversite ancak kazanmış, gerçek liseden sonra ÖSYM ile 6 yıllık Tıp kazanmış, Tıp Doktoru unvanlı diplomalı miras sahibi doktorları kıskanmaktadırlar. Bu kişilerin dolandırıcılıkla miraslarını böyle asılsız suçları çürütmekle geçirtmektedirler. Ve bunu Türkçe anlatmak bile kolay değildir.

Vesayet Davaları Türkiye nin en büyük miras gaspçılık suç dosyasıdır. İstanbul Sulh Hukuk Vesayet Davaları dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş suç şebekeleridir, dünyanın en değerli bilim insanına hakim ve muhasebecisinin kölesi ol düzeni yaratmıştır. Köprü başında haraç kesen eşkiya bu gaspçı vesayet hakimlerin yanında demode kalmıştır. Maaşını elinden alıp, sen maaş kazandın ama sen maaş yemesini bilmezsin, vesayet muhasebeci senin maaşını alacak sana verirse verir denmiştir. Doğru duyuldu. Bunu gaspçı vesayet davası hakim ve muhasebecıleri plana geçirmiştir. Bu Türkiyede vesayet hakımlerının nasıl köleliği kanun adına yaptıklarının açıklamasıdır. Gerçektir, zulumdur, işkencenin en akla hayale gelmeyen çeşididir. Bunu dünyada beceren işte utanmaz gaspçı Türk vesayet hakimleridir. Vesayet Davası numarasını verip bu suç delilin taa kendisidir denmeli, savcı delil aldı kabul etmelidir. 

Görünürde denetim olsada, 3 yıllık bir vesayet dosyasını ele alan başka hakim gasp şehvetine dayanamayıp oda masum insanların mal varlığına gaspa devam etmektedir. Çoğu malları gaspçı hakim ve muhasebecisi tarafından elinden alınarak yokluk içinde ölmüştür vesayet dava vesayet altına alınanların. Türkiye gazeteleri neden bu olaya değinmiyor bilmem. Burada en buyuk dolandırıcı İstanbul Adli Tıp heyetin sahtecilik özelliğidir. Adli Tıp asla asla yem olmuş çok değerli bir insana sağlıklıdır dememe prensibi kendıne gaspçı dostu prensıp edınmış en adli değil, Adi kurumdur. 

Wednesday, November 19, 2025

a question needs be corrected on globalization

 Which of the following factors contributed to the slowdown in trade growth after 1973? Question 3Answer a. Inflation and Oil Crises (price shocks) b. Technological Innovations c. Post World War II Reconstruction d. European Integration


The correct answer is a. Inflation and Oil Crises (price shocks).

Explanation

The period from 1945 to 1973 is often known as the "Golden Age of Capitalism," characterized by rapid global trade growth and economic reconstruction. This era came to an abrupt end in the early 1970s due to a combination of factors, most notably:

  • The 1973 Oil Crisis: In October 1973, OPEC (Organization of the Petroleum Exporting Countries) proclaimed an oil embargo. This caused the price of oil to quadruple, leading to a massive supply shock for oil-dependent economies.

  • Stagflation: The oil shock triggered "stagflation"—a toxic combination of high inflation and economic stagnation (slow growth and high unemployment). This depressed global demand and significantly slowed the expansion of international trade.

  • Collapse of Bretton Woods: Around the same time (1971-1973), the Bretton Woods system of fixed exchange rates collapsed, introducing currency volatility that further complicated international trade.

Why the other options are incorrect

  • b. Technological Innovations: Innovations (such as containerization and telecommunications) generally increase trade efficiency and volume rather than slow it down.

  • c. Post World War II Reconstruction: This was the primary driver of the boom (growth) in trade from 1945 to 1973, not the cause of the slowdown that followed.

  • d. European Integration: The formation of the European Economic Community (EEC) was designed to promote and facilitate trade between member states, contributing to growth rather than a slowdown.

Pages