Kıtalararası İstanbul boğazı yarışta bir yüzücü maalesef kaybolmuş. Bunca gün hayatta kalma ihtimali çok düşük. Sadece 6,5 km’lik bir mesafe deneyimli bir yüzücü açısından oldukça kısa sayılır. Ortalama vasat bir yüzücü bile, o suda en az 7 saat yüzebilir. Ama deniz açık bir doğa ve beklenmedik kazalar olabilir.
Mesela bir deniz canlısı ya da denizanası çarpması olabilir; havuzda böyle bir şey yaşanmaz. Açık denizde bu tür durumlar sık görülür. Ayrıca Marmara Denizi’nde girdaplar veya ters akıntılar vardır ve bazı günler bilinmeyen yeni gırdap akıntılar da oluşabilir.
Sağlık kontrolünden geçmiş ve kalbinde ritim bozukluğu olmayan biri için 6,5 km normal bir mesafedir. Ama bazı kalp hastalıkları, özellikle erkeklerde, sorun yaratabilir.
Benim tahminim, kaybolan açık deniz yüzücünün yeni oluşmuş bir girdaba kapılmış olabileceği yönünde. Yeni bir girdap, etrafındaki suyla birlikte insanı aşağıya, tıpkı bir vakum gibi veya sanki bacaklarına ağır çamur bağlanmış, çamur ağırlığı yükler gibi dibe çekebilir. Aynı nokta, bir ay öncesine kadar ters akıntıya sahip olmayabilir; girdaplar sürekli var-yok olabilir.
Ayrıca tahminlerin aksine, tam boğazın ortasında, açıkta olmayan girdap, daha doğu kıyıya yakın, anadolu kıyıya yakın yerde kıyıda oluşabilir. Duyduğum, boğazın açığında değil, kıyıya yakın yönde görülmüş kaybolan yüzücü. Oysa boğazın ortasında akıntıya yatarsan, akıntı bile seni hedefe hızlandırır. Yüzücünün ters akıntı noktaya düştüğü, ciddiye almadığı veya ilerlemesine olan engeli farketmediği fikrimdeyim. Umarım sağ bulunur, ancak bu girdaplardan şans eseri kurtulmuş biri olarak umudum yok karaya çıktığına. Şahsen kıyıda insanlar ben 40 km açıkta, nadir dalgalı denizde gözden kaybolunca tehlikedeyim sanmışlardır, oysa bu dediğim girdap olayında en az 20 kişi etrafta, bağırsan duyacak kıyı yakında idi. Hatta plajda güneşlenenler bile girdabın noktayı görüyordu. Tabii suda değiller.
O yüzücü suda bayıldığında, dibe battığında onun olduğu noktayı yüzlerce kişi görüyordu eminim. Açık deniz doğa sinsidir. Bu arada, o girdapdan ancak sahil güvenlik ekipmanla kurtarabilirdi bağırıp yardım istese, başka yüzücü kurtaracak durum değil. İkisinide dibe alır girdap ve dediğim kuvvetli tek kulaç, veya 3 kulaç hamleyi serbestçe yapamazlardı.
Ters akıntılar aniden oluşmaz; kişi en az bir dakika yüzeyde kalıp yardım isteyebilir. İşte bu noktada korkuya kapılmak gerekir. Kişi, başedeceğini sanırsa yanılır ve dibe çekilir. Açık denizi bilmek, ne zaman yardım isteyeceğini anlamaktır; korkuyu yönetmek ve yardım istemektir. Yoksa çok geç kalınır; suyun içinde canlı mücadele devam eder en az bir dakika, ancak bağırmak mümkün değildir.
Diyelim ki girdap yüzücüyü iki dakika boyunca bloke etti; hâlâ su üstünde olsa bile, kendi ve etrafındaki durumu tam olarak fark etmez bazen deneyimli değilse. Girdap o kadar kuvvetlidir ki, kulaçları onu yerinden oynatmaz. Bundan şüphe duymak gerekir. Kulaç atmaya rağmen ilerlemediğini, aşağı çekildiğini anlamak açık denizde birkaç kez yüzünce anlaşılır, zor değildir, ama bu duruma A plan, B plan provası algoritması gerekir.
Kişi kendi ilerleme hızını bilir, ilerlemiyor, aşağı çekiliyorsa bunu kendi kulaç eksikliği değil, açık deniz sorunu tanımlamak, açık deniz yüzücülüğün algoritmasında önemli karar noktasıdır. Sonrasında suyun içine battığında mücadele devam eder; tehlikeyi kesin olarak anlamış olsa bile yardım çağırmak için artık geç kalınmıştır.
Bu arada girdaba kapılan insan kendine şunu sormalıdır, bu noktada yatar gibi mi duruyorum, yani ideal yüzme durumu, yoksa su beni sanki ayakta yürür gibi yapmaya mı çalışıyor. Girdapda boğulmadan önce insan sanki ayakta dur yapılıyor gibi oluyor, alabora olmuyor. Havuzda bu ayakta durmaya gelmez yüzücü. Tabi denizde kendi de ayakta yürür gibi suda durabilir, şahsen ben sık sık etrafı kontrol ederim suda ayakta durup. Dik durur yürür gibi, ancak şampiyonalarda bu duruş zaman kaybettirir. Bu yüzücünün o suda ayakta duruşunu, iki eli havada görmüşler, kendi farketmesede, bacakları bence akıntıya kapılmıştı o an. Ben o on dakika içinde, oralarda boğulduğu fikrimdeyim. Tabii akıntı ile güneye sürüklenmiştir.
Bu girdap veya ters akıntı noktaları hiç yapay zeka filmlerine benzemez, o noktaya dürbünle bile baksan o suyun yarım metre dipte girdap olduğunu su üstünden anlamak mümkün değildir. Suyun içinde anlaşılır ancak. Sadece 3 metre ötesinde girdap yoktur, o nedenle o problemi diğer yüzücü anlayamaz. Ayrıca suyun rengi bile tehlike ipucu verecek farklı değildir. Çamur rengi veya farklı bir renk değildir çoğu kez.
Mesela Çınarcıkda 30 dakikada gittiğin yerden 2 saatte geriye dönemezsin. Ancak bu 40 kilometre boyunca olan akıntı geçici girdap akıntı değil ve her zaman vardır, aynıdır. Benzer akıntı İstanbul boğazında bilinen bir akıntıdır. Ters akıntılar çok vahşi görünen çok yüksek dalgalardan, rüzgardan çok daha can alıcı olabilir.
Şahsi kanaatim, Çınarcık sahilinin hatta 40 km açığının bile, İstanbul boğazından çok daha kolay bir doğa olduğu şeklindedir. 2025 de 3000 kişinin İstanbul boğazını kolayca geçmesi, sadece onların güçlü yüzücü olduğunu anlatır, İstanbul boğazı bence sinsi girdapları olması çok muhtemel bir sudur, İki büyük deniz birbirine karışıyor.
Mesela Çınarcık da Marmara denizine doğru yüzmek zordur, akıntı karşı koyar. İstanbul boğazı muamma, Karadeniz ve Ege denizi, ikisi de yüzmeye karşı koyan akıntı ve girdap yapabilir. Buna sıcak soğuk, tatlı Karadeniz suyu, tuzlu Ege denizi suyu, veya ısı girdaplar da katkı yapar.
Bu dediğim gelip geçici girdaba sadece 500 defadan birinde rastladım, yüzme sitili çok hızlı frekansda kulaç atan biri değilim, ancak şansa, hayati bir sitilim olduğunu bu girdapta öğrendim. Tek kulaç ve bacak vuruşla, az sayıda kulaç atarak yüzen biriyim. Havuzda çok sık kulaç atabilmek hızını artırır, oysa bu girdapta tek kulaç ve bacak vuruşta kuvvetli bir hız sağlama hayat kurtarabilir. Hani paletle tek çırpış insanı alır metrelerce ilerletir, götürür, işte o sitil girdaplarda işe yarıyor. Veya Karadeniz'in minicik hamsi balığının akıntıya karşı koyan zıplaması gibi, veya ilk kalkışta saniyede 300 km hıza varan arabalar vardır, o ani kuvvet gerekiyor. Zaten tüm yüzücüler bu sitile atlarlar, ancak dediğim gibi, sudan şüphelenmek, gırdap galiba diyebilmek önemli. Büyük bir dalgayı hatta gelmeden anlıyor insan, girdap içinde olduğunu anlamak en az 30 kulaç attıktan sonra anlaşılıyor, anında anlaşılmıyor. Nikolai bence her açık deniz yüzücünün risk alır, macera sever yaklaşımı ile açık deniz ters akıntı problemini ciddiye almadı. Yüzücü olarak bir eksiği olduğu fikrimde değilim.
Bu dediğim yer bizim Çınarcık plaja yakın bir yer idi. En az on yıl orada tek boğulan duymadım, ancak bu girdap oluştuğu hafta, bir genç erkek boğulmuş bulundu oraya yakın bir yerde.
Açık denize her konuda alışmak gerekir. Bir gün Marmara, Çınarcık’ta 1999 da yüzerken 5 metre ötede bir yunus aile sürüsü geçti; bebekleriyle birlikte beni korudular. Hatta yavaşladılar ve bana yan dalga bile yapmadılar. Marmara’da kıyıya 10 dakikalık yüzme mesafesinde yunus filosu görmek şaşırtıcıydı. Ama her balık böyle değil. Onlar vahşi değildi, şanslıydım; beni yemediler. Yüzlerce kez 30 km daha uzağa açık denize gittiğimde bile onları yanımda bir daha görmedim.
Yani çok açık denizde olmasan bile, Marmara Denizi’ni, İstanbul boğazını geçerken girdaplar ciddi tehlike yaratabilir. Açık deniz havuzdan farklı problem taşır. Hatta açık denizde yüzmek, iyi bir yüzücü olmaktan çok, değişik bir teknecilik gibidir.
Bir şampiyon yüzücü için denizde son kabus değildir, fakat Nikolai çok gençmiş, büyük talihsizlik olmuş.